He greeted me with a smile.
 - O bir tebessümle beni selamladı.
She greeted me with Good morning.
 - O, beni  Günaydın  ile selamladı.
The people hailed the victory.
 - İnsanlar zaferi selamladılar.
The president saluted the public.
 - Devlet başkanı halkı selamladı.
Tom saluted the flag.
 - Tom bayrağı selamladı.
We exchanged greetings.
 - Birbirimizi selamladık.
Greetings are the basis of good manners.
 - Selamlar, görgü kurallarının temelidir.
Greetings from Cornwall!
 - Cornwall'dan selamlar!
I give greetings to everyone.
 - Ben herkese selam veriyorum.
And if you see Tom, say hello to him for me.
 - Ve Tom'u görürsen, Ona benim için selam söyle.
In case you see him, give him my regards.
 - Onu görürsen, ona selamlarımı ilet.
Please say hello to your wife.
 - Lütfen karına selam söyle.
And if you see Tom, say hello to him for me.
 - Ve Tom'u görürsen, Ona benim için selam söyle.
Give my regards to him.
 - Ona selamlarımı gönder.
Please send my regards to your wife.
 - Lütfen, eşinize selamlarımı iletin.
I want to greet him, too.
 - Ben de onu selamlamak istiyorum.
He rose to his feet to greet me.
 - O beni selamlamak için ayağa kalktı.
Give my regards to him.
 - Ona selamlarımı gönder.
Please send my regards to your wife.
 - Lütfen, eşinize selamlarımı iletin.
I don't salute their flag.
 - Ben onların bayraklarını selamlamıyorum.
Tom forgot to salute.
 - Tom selamlamayı unuttu.
The president saluted the public.
 - Devlet başkanı halkı selamladı.
I don't salute your flag.
 - Bayrağınızı selamlamam.
I want to greet him, too.
 - Ben de onu selamlamak istiyorum.
They got up to greet her.
 - Onlar onu selamlamak için kalktılar.