O bana tamamen zevkime uygun bir kravat verdi.
- She gave me a necktie which was completely to my liking.
Her zaman parlak renkli kravat takıyorsun.
- You are always wearing a loud necktie.
O çocuk ayakkabılarını güçlükle bağlayabildi.
- That child could barely manage to tie his shoes.
Onlar hırsızı ağaca bağladılar.
- They tied the thief to the tree.
O her gün papyon takıyor.
- He wears a bow tie every day.
Papyon ona savurgan bir hava verir.
- The bow tie gives him an air of extravagance.