Her zaman parlak renkli kravat takıyorsun.
- You are always wearing a loud necktie.
Bayan tezgahtar bana bir sürü kravat gösterdi, ama ben onlardan herhangi birini beğenmedim.
- The shopwoman showed me a lot of neckties, but I didn't like any of them.
Ben çok iyi bir fiyonk bağlayamam.
- I can't tie a very good knot.
Onlar hırsızı ağaca bağladılar.
- They tied the thief to the tree.
Bir papyonu nasıl bağlayacağımı unuttum.
- I've forgotten how to tie a bow tie.
Papyon ona savurgan bir hava verir.
- The bow tie gives him an air of extravagance.