He advocated reduction of taxes.
 - O, vergilerin azaltılmasını savundu.
He advocated the reduction of taxes.
 - Vergilerin azaltılmasını savundu.
They defended their country.
 - Onlar ülkelerini savundular.
Johnson defended his policies.
 - Johnson kendi politikalarını savundu.
He advocates reform in university education.
 - Üniversite eğitiminde reformu savunuyor.
She advocated equal rights for women.
 - Kadınlar için eşit hakları savundu.
Tom was defending himself.
 - Tom kendini savunuyordu.
No one is defending my country.
 - Kimse ülkemi savunmuyor.
Paris did her best to defend her liberties.
 - Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.
They defended their country against the invaders.
 - Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.
I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting.
 - Beni toplantıda savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim.