She advocated equal rights for women.
- Kadınlar için eşit hakları savundu.
He advocated reduction of taxes.
- O, vergilerin azaltılmasını savundu.
They defended their country against the invaders.
- Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.
Johnson defended his policies.
- Johnson kendi politikalarını savundu.
He advocates a revision of the rules.
- Kuralların bir revizyonunu savunuyor.
He advocated the reduction of taxes.
- Vergilerin azaltılmasını savundu.
I was defending myself.
- Kendimi savunuyordum.
No one is defending my country.
- Kimse ülkemi savunmuyor.
They defended their country against the invaders.
- Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.
Paris did her best to defend her liberties.
- Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.
I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting.
- Beni toplantıda savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim.