What are you doing buying a house that expensive?
- O kadar pahalı bir ev satın alarak ne yapıyorsunuz?
The investment firm tricked customers into buying worthless stock.
- Yatırım firması, değersiz hisse senedi satın alarak müşterilerini aldattı.
He bought books at random.
- O, rastgele kitap satın aldı.
I bought a new personal computer yesterday.
- Dün yeni bir PC satın aldım.
I purchased a new car last week.
- Geçen hafta yeni bir araba satın aldım.
Many Americans protested the purchase of Alaska.
- Birçok Amerikalı Alaska'nın satın alınmasını protesto ettiler.
Purchasing power has greatly fallen.
- Satın alma gücü çok düştü.
The Argentine president said that diabetes is a disease of people with high purchasing power.
- Arjantin devlet başkanı şekerin yüksek satın alma gücü olan insanların bir hastalığı olduğunu söyledi.
Are you going to buy a dictionary?
- Sözlük mü satın alacaksınız?
I will only buy the car if they repair the brakes first.
- Frenleri tamir ederlerse, arabayı satın alacağım.
I never go out without buying something.
- Ben bir şey satın almadan asla dışarı çıkmam.
I went to the department store with a view to buying a present.
- Ben bir hediye satın almak amacıyla bir alışveriş merkezine gittim.