zum teil

listen to the pronunciation of zum teil
Немецкий Язык - Турецкий язык
kısmen
Английский Язык - Турецкий язык

Определение zum teil в Английский Язык Турецкий язык словарь

part
parça

Anne pastayı üç parçaya böldü. - Mother divided the cake into three parts.

Ölüm hayatın tamamlayıcı bir parçasıdır. - Death is an integral part of life.

part
kısım

Bu teori üç kısımdan oluşur. - This theory consists of three parts.

İngiltere'nin birçok kısımlarını ziyaret ettim. - I visited many parts of England.

part
taraf

Polis onu suçun bir taraftarı olarak görüyordu. - The police regarded him as a party to the crime.

Parti Mac tarafından organize edildi. - The party was organized by Mac.

part
kısmen

Kısmen sizinle aynı fikirdeyim. - I partly agree with you.

Tom onun kısmen hatası olduğunu kabul etti. - Tom admitted that it was partially his fault.

part
yarı

Çocuğunuzun doğumundan sonra işinizi yarım gün yapmalısınız. - After the birth of your child, you should make your work part-time.

Yarın arkadaşım için doğum günü partisi vereceğim. - I'm going to give a birthday party for my friend tomorrow.

part
ekseriya
in part
kısmen

Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor. - Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.

Joseph Conrad Belçika Kongo'da kendi kişisel deneyime kısmen dayalı olarak Heart of Darkness'ı yazdı. - Joseph Conrad wrote Heart of Darkness in part based on his personal experience in Belgian Congo.

part
görev

Görevimi yapmayı planlıyorum. - I plan on doing my part.

Tom zaten görevini yaptı. - Tom has already done his part.

part
yan

Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum. - The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.

Tom'un yanına gitmemizi ve ona partiye hazırlanması için yardım etmemizi öneriyorum. - I suggest we go over to Tom's and help him get ready for the party.

part
{f} ayır

İş ortakları olarak on yıl sonra, yollarını ayırmaya karar verdiler. - After ten years as business partners, they decided to part ways.

Ölüm bizi ayırana kadar iyi ve kötü günde seni seveceğim. - I will love you for better for worse till death us do part.

part
fasıl
in part
taksitle

Ben toplu ödemeyi taksitle ödemeye tercih ederim. - I prefer payment in full to payment in part.

part
{f} parçalanmak, ayrılmak; bölünmek
part
{f} tarakla ayırmak
part
(ial) parça (lı), kısmi
part
(fiil) ayırmak, tarakla ayırmak, ayrılmak, kopmak, elden çıkarmak
part
{i} parça, bölüm, kısım
part
{i} katkı. z. kısmen
Немецкий Язык - Английский Язык
to some extent
part
to some degree
partially (formal)
partly
in part

The decay of the shrine is due, in part, to acid rain. - Der Verfall des Schreins liegt zum Teil am sauren Regen.

Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home. - Zum Teil ist die Abnahme der Entwicklungshilfeleistungen Japans auf einen heimischen ökonomischen Abschwung zurückzuführen.

zum Teil /z.T./
in part
zum Teil /z.T./
partly
Das erklärt nur zum Teil/teilweise …
This does not go a long way to explain …
Das liegt zum Teil daran, dass …
This is partly because …
Das stimmt nur zum Teil.
This is only partially/partly/part true
Das stimmt nur zum Teil.
This is only true in part
Kopfplatte (oberer Teil einer Gitarre zum Stimmen der Saiten)
peghead
Kopfplatte (oberer Teil einer Gitarre zum Stimmen der Saiten)
headstock
etw. zum Teil finanzieren
to part-finance something
nur zum Teil erfolgreich sein
to be only partially successful
zum großen Teil
to a large extent
zum großen Teil
in large part
zum großen Teil
for the most part
Немецкий Язык - Немецкий Язык
z.T