zum teil

listen to the pronunciation of zum teil
Немецкий Язык - Турецкий язык
kısmen
Английский Язык - Турецкий язык

Определение zum teil в Английский Язык Турецкий язык словарь

part
parça

Anne pastayı üç parçaya böldü. - Mother divided the cake into three parts.

Müzik, hayatımın önemli bir parçasıdır. - Music is an important part of my life.

part
kısım

İngiltere'nin birçok kısımlarını ziyaret ettim. - I visited many parts of England.

Tayland'da ülkenin bazı kısımları pirinç yetiştirmek için şimdiden aşırı kuru hale geldi. - In Thailand it has already become too dry to grow rice in some parts of the country.

part
taraf

Parti Mac tarafından organize edildi. - The party was organized by Mac.

Polis onu suçun bir taraftarı olarak görüyordu. - The police regarded him as a party to the crime.

part
kısmen

Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor. - Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.

Kısmen sizinle aynı fikirdeyim. - I partly agree with you.

part
yarı

Yarın akşam bir partimiz var. - We have a party tomorrow evening.

Çocuğunuzun doğumundan sonra işinizi yarım gün yapmalısınız. - After the birth of your child, you should make your work part-time.

part
ekseriya
in part
kısmen

Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor. - Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.

Türbenin çürümesi kısmen asit yağmuru nedeniyledir. - The decay of the shrine is due, in part, to acid rain.

part
görev

Görevimi yapmayı planlıyorum. - I plan on doing my part.

Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum. - I try to do my part to help the community.

part
yan

Tom'un yanına gitmemizi ve ona partiye hazırlanması için yardım etmemizi öneriyorum. - I suggest we go over to Tom's and help him get ready for the party.

Japonca öğrenmenin zor yanı nedir? - What is the hard part of learning Japanese?

part
{f} ayır

Tom parti için üç yüz dolarlık bütçe ayırdı. - Tom budgeted three hundred dollars for the party.

Bu cihazlar özellikle yüksek kaliteli işçilikle ayırt edilir. - These devices are distinguished by particularly high-quality workmanship.

part
fasıl
in part
taksitle

Ben toplu ödemeyi taksitle ödemeye tercih ederim. - I prefer payment in full to payment in part.

part
{f} parçalanmak, ayrılmak; bölünmek
part
{f} tarakla ayırmak
part
(ial) parça (lı), kısmi
part
(fiil) ayırmak, tarakla ayırmak, ayrılmak, kopmak, elden çıkarmak
part
{i} parça, bölüm, kısım
part
{i} katkı. z. kısmen
Немецкий Язык - Английский Язык
to some extent
part
to some degree
partially (formal)
partly
in part

The decay of the shrine is due, in part, to acid rain. - Der Verfall des Schreins liegt zum Teil am sauren Regen.

Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home. - Zum Teil ist die Abnahme der Entwicklungshilfeleistungen Japans auf einen heimischen ökonomischen Abschwung zurückzuführen.

zum Teil /z.T./
in part
zum Teil /z.T./
partly
Das erklärt nur zum Teil/teilweise …
This does not go a long way to explain …
Das liegt zum Teil daran, dass …
This is partly because …
Das stimmt nur zum Teil.
This is only partially/partly/part true
Das stimmt nur zum Teil.
This is only true in part
Kopfplatte (oberer Teil einer Gitarre zum Stimmen der Saiten)
peghead
Kopfplatte (oberer Teil einer Gitarre zum Stimmen der Saiten)
headstock
etw. zum Teil finanzieren
to part-finance something
nur zum Teil erfolgreich sein
to be only partially successful
zum großen Teil
to a large extent
zum großen Teil
in large part
zum großen Teil
for the most part
Немецкий Язык - Немецкий Язык
z.T