yenileştirici

listen to the pronunciation of yenileştirici
Турецкий язык - Английский Язык
improving
getting higher or more vigorous; "its an up market"; "an improving economy"
{i} making better, enhancing
getting higher or more vigorous; "its an up market"; "an improving economy
Tending to improve, beneficial; growing better
Present participle of improve
{s} causing to improve
yeni
new

Replace the old tires with new ones. - Eski tekerlekleri yenisiyle değiştir.

This tape recorder is not new. - Bu kayıt cihazı yeni değil.

yeni
recent

He recently traded in his jeep for a new Mercedes. - O, son zamanlarda jipini yeni bir Mersedesle değiştirdi.

Is this a recent photo? - Bu yeni bir fotoğraf mı?

yeni
recently

He just recently introduced his new girlfriend to his mother. - Kısa süre önce yeni kız arkadaşını annesine tanıttı.

He recently traded in his jeep for a new Mercedes. - O, son zamanlarda jipini yeni bir Mersedesle değiştirdi.

yeni
new, recent, latest, fresh; incoming, new; newly, recently, just
yeni
new; neo-: yeni Eflatunculuk Neoplatonism. yeni klasikçi neoclassicist
yeni
{s} renewed

I had my driver's license renewed last month. - Sürücü belgemi geçen ay yenilettim.

I had my driver's license renewed last month. - Sürücü ehliyetimi geçen ay yenilettim.

yeni
neo

Washington's neocons believe that there is a clash of civilizations that they're going to win. - Washington'un yeni muhafazakarları onların kazanacakları bir medeniyetler çatışması olduğuna inanıyor.

yeni
novel

His new novel will come out next month. - Yeni romanı gelecek ay piyasaya çıkacak.

A novelty wears off in time. - Bir yenilik zamanla yok olur.

yeni
young

It's easier to learn a new language when you are young. - Gençken yeni bir dil öğrenmek daha kolay.

Her new hair-do made her look younger. - Onun yeni saç-yapımı daha genç görünmesine neden oldu.

yeni
(Bilgisayar) click the new
yeni
latest

This laboratory is equipped with the latest computers. - Bu laboratuvar en yeni bilgisayarlarla donatılmıştır.

Tom's latest movie just came out. - Tom'un son filmi yeni yayınlandı.

yeni
elementary
yeni
fresh

Tom emptied the water out of the bottle before he refilled it with fresh water. - Tom taze suyla yeniden doldurmadan önce, suyu şişeden boşalttı.

She is an English teacher fresh from college. - O üniversiteden yeni mezun bir İngilizce öğretmenidir.

yeni
strange
yeni
(deyim) babe in arms
yeni
crisp
yeni
(Biyoloji) de novo
yeni
unprecedented
yeni
nouveau
yeni
just

Tom put the new tablecloth he had just bought on the table. - Tom satın aldığı yeni masa örtüsünü masaya koydu.

Tom put new strings on the old guitar that he had just bought. - Tom aldığı eski gitara yeni teller taktı.

yeni
unused
yeni
emergent
yeni
daring
yeni
firsthand
yeni
late

He was re-elected six years later. - Altı yıl sonra yeniden seçildi.

A few days later, Tom found a new job. - Birkaç gün sonra, Tom yeni bir iş buldu.

yeni
newfangled
yeni
clean

Lisa's room needs to be cleaned again. - Lisa'nın odası yeniden temizlenmeli.

I quit my job and moved so I could start off with a clean slate. - Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.

yeni
in mint condition
yeni
further

His new job further separates him from his family. - Onun yeni işi onu ailesinden daha çok ayırıyor.

yeni
novice
yeni
smart

I want a new smartphone! - Yeni bir akıllı telefon istiyorum!

Mary used her smartphone as a mirror to touch-up her makeup. - Meryem makyajını yenilemek için akıllı telefonunu ayna olarak kullandı.

yeni
green
yeni
hot

We'll stop at the New Osaka Hotel and pick up Mr Takakura. - Biz Yeni Osaka otelinde duracağız ve Bay Takakura'yı alacağız.

A new hotel will be built here next year. - Burada önümüzdeki yıl yeni bir otel inşa edilmiş olacak.

yeni
novus
yeni
newer

My car is newer than Tom's. - Benim arabam Tom'unkinden daha yeni.

Older carpets are more valuable than newer carpets. - Eski halılar yeni halılardan daha değerlidir.

yeni
maiden
yeni
neoteric
yeni
only just

Layla's nightmare was only just beginning. - Leyla'nın kabusu daha yeni başlıyordu.

Have you known Tom for a long time? No, I've only just met him. - Tom'u uzun zamandır tanıyor musun? Hayır, daha yeni tanıştım.

yeni
ingoing
yeni
newly; recently
yeni
newly

Yuka fell in love the moment she was introduced to the newly-appointed English teacher. - Yuka yeni atanmış İngilizce öğretmeniyle tanıştırıldığı an âşık oldu.

Tom and I are newlyweds. - Tom ve ben yeni evlileriz.

yeni
kaino
yeni
freshly

I love the aroma of freshly brewed coffee. - Yeni demlenmiş kahve kokusunu seviyorum.

A freshly baked cake doesn't cut easily. - Yeni pişirilmiş bir kek kolayca kesilmez.

yeni
incoming
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение yenileştirici в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Yeni
GICIR
Yeni
cedit
Yeni
acar
Yeni
nev
Yeni
(Osmanlı Dönemi) BİD'
yeni
Kullanılmamış olan
yeni
En son edinilen
yeni
Biraz önce, çok zaman geçmeden
yeni
Oluş veya çıkışından beri çok zaman geçmemiş olan
yeni
Tanınmayan, bilinmeyen
yeni
Daha öncekilerden farklı olan
yeni
En son edinilen. İşe henüz başlamış. O güne kadar söylenmemiş, görülmemiş, gösterilmemiş, düşünülmemiş olan
yeni
İşe henüz başlamış
yeni
Biraz önce, çok zaman geçmeden: "Yeni tanıştığım orman uzmanları çok nazik ve kibar insanlardı."- Ç. Altan
yeni
O güne kadar söylenmemiş, görülmemiş, gösterilmemiş, düşünülmemiş olan; değişik