yardımıyla

listen to the pronunciation of yardımıyla
Турецкий язык - Английский Язык
with the aid of

Germs can only be seen with the aid of a microscope. - Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir.

by aid of
through him
by means of
by the help of
with the help of
helped by
yardım
assistance

I need medical assistance. - Tıbbî yardıma ihtiyacım var.

Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection. - Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.

yardım
backing
yardım
aid

Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home. - Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.

Victims of the hurricane received financial aid from the government. - Kasırga mağdurları hükümetten mali yardım aldı.

yardım
{i} help

Can you help me down? - Bana yardım edebilir misin?

Yesterday I helped the father. - Dün babama yardım ettim.

yardım
favor

Tom anonymously donated a million dollars to his favorite charity. - Tom isimsiz bir şekilde sevdiği hayır kurumuna bir milyon dolar yardımda bulundu.

In return for helping you with your studies, I'd like to ask a small favor of you. - Çalışmalarınızda size yardım karşılığında, ben sizden küçük bir iyilik rica ediyorum.

yardım
{i} contribution
yardım
subsidy
yardım
rescue

Tom wanted to help Mary rescue her baby. - Tom Mary'nin bebeğini kurtarmasına yardım etmek istiyordu.

We'll help you rescue them. - Onları kurtarmana yardım edeceğiz.

yardım
assist

They assisted the painter financially. - Mali olarak ressama yardım ettiler.

Do you need our assistance? - Yardımımıza ihtiyacın var mı?

yardım
{i} hand

Could I give you a hand? - Sana yardım edebilir miyim?

Can I give you a hand? - Yardım edebilir miyim?

jet yardımıyla kalkış
(Havacılık) jato
yardım
(Ticaret) financial support
yardım
guidance
yardım
safeguard
yardım
helping each other
yardım
(Bilgisayar) answer wizard
yardım
(Bilgisayar) more

In this course, we'll spend time helping you sound more like a native speaker. - Bu kursta, daha çok bir yerli gibi konuşmanıza yardım ederek zaman geçireceğiz.

Tom couldn't have been more helpful. - Tom daha yardımsever olamazdı.

yardım
service

Room service. May I help you? - Oda servisi. Size yardımcı olabilir miyim?

The service agent helped me solve my problem. - Servis temsilcisi problemi çözmeme yardım etti.

yardım
ministration
yardım
recourse

His last recourse will be to go to his father for help. - Onun son başvurusu yardım için babasına gitmek olacak.

yardım
pitance
yardım
subsidization
yardım
succory
yardım
support

I was trying to be supportive. - Yardımcı olmaya çalışıyordum.

She won an Oscar nomination for best supporting actress. - O, en iyi yardımcı kadın oyuncu dalında Oscar adaylığını kazandı.

yardım
furtherance
yardım
boost
yardım
favour
yardım
push

The students wanted us to help push the car. - Öğrenciler arabayı itmek için yardım etmemizi istedi.

Tom helped us push the car. - Tom arabayı itmemize yardımcı oldu.

yardım
cooperation
yardım
auspices
yardım
subvention
yardım
a good turn
yardım
succour
yardım
benefaction
yardım
assisted by
yardım
aid to
yardım
aid of
yardım
help of
yardım
aid in
yardım
help on

He often tells us we must help one another. - Birbirimize yardım etmemiz gerektiğini sık sık söyler.

It is our duty to help one another. - Birbirimize yardım etmek bizim görevimizdir.

arama ve kurtarma uydu yardımıyla takip
(Askeri) search and rescue satellite-aided tracking
elektroliz yardımıyla
electrolytically
teleskop yardımıyla
telescopically
yardım
favour [Brit.]
yardım
succour [Brit.]
yardım
backup
yardım
(Hukuk) aid, assistance, auspice, guidance
yardım
aid , assistance , help
yardım
helpfulness

I thank you for your helpfulness. - Yardımseverliğiniz için teşekkür ederim.

yardım
lift

Can you help me lift this? - Bunu kaldırmama yardım eder misin?

Help me lift the package. - Paketi kaldırmama yardım et.

yardım
donative
yardım
dole

Tom has been on the dole since the 6th of August, when he lost his job. - Tom işini kaybettiğinde ağustosun altısından beri işsizlik yardımı alıyor.

yardım
relief

Tom absconded with all the money donated for earthquake relief. - Tom deprem yardımı için bağışlanan tüm parayla birlikte kaçtı.

The cabinet asked the army to send a disaster relief mission to Okinawa. - Kabine ordudan Okinawa'ya bir afet yardımı heyeti göndermesini istedi.

yardım
comfort
yardım
succor
yardım
help, aid, assistance, succour, succor " muavenet; contribution; donation" bağış, iane
yardım
donation
yardım
booster
yardım
shot
yardım
stand by

You can make it! Go for it. I'll stand by you. - Onu yapabilirsin! Kim tutar seni. Yardımına hazır olacağım.

yardım
{i} alms
yardım
cooperate
yardım
ministry
yardım
standby
yardım
{i} sustenance
yardım
{i} welfare

He is working for social welfare. - Sosyal yardım için çalışıyor.

Sami was receiving welfare benefits. - Sami sosyal yardımlar alıyordu.

yardım
patron
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение yardımıyla в Турецкий язык Турецкий язык словарь

yardım
ianet
Yardım
nasr
Yardım
(Hukuk) MUAVENET
Yardım
(Osmanlı Dönemi) MÜSAADE
Yardım
(Osmanlı Dönemi) KURBUK
Yardım
avn
Yardım
(Osmanlı Dönemi) FETTE
Yardım
asuv
Yardım
iane
Yardım
(Osmanlı Dönemi) YED
Yardım
(Osmanlı Dönemi) FÜTUH
Yardım
asist
Yardım
yardak
yardım
Bir ülkeye bağış veya ödünç olarak verilen para, ihtiyaç maddeleri
yardım
Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet: "Bu, bir ricada bulunacak, bir yardım isteyecek sandı."- M. Ş. Esendal
yardım
Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet
yardım
Bağış, iane
yardım
Etki: "Otların üstünde, ağaçların yapraklarında kalan yağmur damlaları rüzgârın da yardımıyla öğleye kadar kurudu."- N. Cumalı
yardım
Etki
yardım
Destek, asist