yardımıyla

listen to the pronunciation of yardımıyla
التركية - الإنجليزية
with the aid of

Germs can only be seen with the aid of a microscope. - Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir.

by aid of
through him
by means of
by the help of
with the help of
helped by
yardım
assistance

May I be of assistance? - Yardım edebilir miyim?

I need medical assistance. - Tıbbî yardıma ihtiyacım var.

yardım
backing
yardım
aid

The dictator had the absolute loyalty of all his aides. - Diktatörün tüm yardımcıları ile ilgili mutlak sadakatı vardı.

Health workers aid people in need. - Sağlık çalışanları ihtiyacı olan insanlara yardım eder.

yardım
{i} help

Can you help me down? - Bana yardım edebilir misin?

Tea and coffee helps to start the day. - Çay ve kahve, güne başlamaya yardımcı olur.

yardım
favor

In return for helping you with your studies, I'd like to ask a small favor of you. - Çalışmalarınızda size yardım karşılığında, ben sizden küçük bir iyilik rica ediyorum.

Tom anonymously donated a million dollars to his favorite charity. - Tom isimsiz bir şekilde sevdiği hayır kurumuna bir milyon dolar yardımda bulundu.

yardım
{i} contribution
yardım
subsidy
yardım
rescue

We'll help you rescue them. - Onları kurtarmana yardım edeceğiz.

Try to hold on until a rescue team arrives. - İlk yardım ekibi gelinceye kadar dayanmaya çalış.

yardım
assist

Do you need our assistance? - Yardımımıza ihtiyacın var mı?

May I be of assistance? - Yardım edebilir miyim?

yardım
{i} hand

Can I give you a hand? - Yardım edebilir miyim?

Could you lend me a hand? - Bana yardım edebilir misin?

jet yardımıyla kalkış
(Havacılık) jato
yardım
(Ticaret) financial support
yardım
guidance
yardım
safeguard
yardım
helping each other
yardım
(Bilgisayar) answer wizard
yardım
(Bilgisayar) more

In this course, we'll spend time helping you sound more like a native speaker. - Bu kursta, daha çok bir yerli gibi konuşmanıza yardım ederek zaman geçireceğiz.

Tom certainly helped make our party more fun. - Tom kesinlikle partimizi daha eğlenceli yapmak için yardım etti.

yardım
service

The service agent helped me solve my problem. - Servis temsilcisi problemi çözmeme yardım etti.

In what way may I be of service to you? - Size nasıl yardımcı olabilirim?

yardım
ministration
yardım
recourse

His last recourse will be to go to his father for help. - Onun son başvurusu yardım için babasına gitmek olacak.

yardım
pitance
yardım
subsidization
yardım
succory
yardım
support

Tom called tech support for help. - Tom yardım için teknik desteği aradı.

She won an Oscar nomination for best supporting actress. - O, en iyi yardımcı kadın oyuncu dalında Oscar adaylığını kazandı.

yardım
furtherance
yardım
boost
yardım
favour
yardım
push

Tom helped us push the car. - Tom arabayı itmemize yardımcı oldu.

My car is stuck in the mud. Could you help me push it out? - Arabam çamura saplanmış. Onu dışarı itmem için bana yardımcı olabilir misin?

yardım
cooperation
yardım
auspices
yardım
subvention
yardım
a good turn
yardım
succour
yardım
benefaction
yardım
assisted by
yardım
aid to
yardım
aid of
yardım
help of
yardım
aid in
yardım
help on

It is our duty to help one another. - Birbirimize yardım etmek bizim görevimizdir.

Families needed a lot of help on the farm. - Ailelerin çiftlikte çok yardıma ihtiyacı vardı.

arama ve kurtarma uydu yardımıyla takip
(Askeri) search and rescue satellite-aided tracking
elektroliz yardımıyla
electrolytically
teleskop yardımıyla
telescopically
yardım
favour [Brit.]
yardım
succour [Brit.]
yardım
backup
yardım
(Hukuk) aid, assistance, auspice, guidance
yardım
aid , assistance , help
yardım
helpfulness

I thank you for your helpfulness. - Yardımseverliğiniz için teşekkür ederim.

yardım
lift

They gave me a hand to lift the fridge. - Onlar buzdolabını kaldırmak için bana yardım ettiler.

Tom didn't lift a finger to help. - Tom yardım etmek için bir parmağını kaldırmadı.

yardım
donative
yardım
dole

Tom has been on the dole since the 6th of August, when he lost his job. - Tom işini kaybettiğinde ağustosun altısından beri işsizlik yardımı alıyor.

yardım
relief

You have to raise funds for the relief work. - Sen yardım çalışmaları için fon toplamak zorundasın.

Relief supplies were raced to the disaster area. - Yardım malzemeleri felaket bölgesine hızla ulaştırılmıştır.

yardım
comfort
yardım
succor
yardım
help, aid, assistance, succour, succor " muavenet; contribution; donation" bağış, iane
yardım
donation
yardım
booster
yardım
shot
yardım
stand by

You can make it! Go for it. I'll stand by you. - Onu yapabilirsin! Kim tutar seni. Yardımına hazır olacağım.

yardım
{i} alms
yardım
cooperate
yardım
ministry
yardım
standby
yardım
{i} sustenance
yardım
{i} welfare

Sami was receiving welfare benefits. - Sami sosyal yardımlar alıyordu.

He is working for social welfare. - Sosyal yardım için çalışıyor.

yardım
patron
التركية - التركية

تعريف yardımıyla في التركية التركية القاموس.

yardım
ianet
Yardım
nasr
Yardım
(Hukuk) MUAVENET
Yardım
(Osmanlı Dönemi) MÜSAADE
Yardım
(Osmanlı Dönemi) KURBUK
Yardım
avn
Yardım
(Osmanlı Dönemi) FETTE
Yardım
asuv
Yardım
iane
Yardım
(Osmanlı Dönemi) YED
Yardım
(Osmanlı Dönemi) FÜTUH
Yardım
asist
Yardım
yardak
yardım
Bir ülkeye bağış veya ödünç olarak verilen para, ihtiyaç maddeleri
yardım
Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet: "Bu, bir ricada bulunacak, bir yardım isteyecek sandı."- M. Ş. Esendal
yardım
Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet
yardım
Bağış, iane
yardım
Etki: "Otların üstünde, ağaçların yapraklarında kalan yağmur damlaları rüzgârın da yardımıyla öğleye kadar kurudu."- N. Cumalı
yardım
Etki
yardım
Destek, asist
yardımıyla
المفضلات