The incompetent general's brilliant aid often made priceless suggestions.
Do you need our assistance?
- Yardımımıza ihtiyacın var mı?
I need medical assistance.
- Tıbbî yardıma ihtiyacım var.
Health workers aid people in need.
- Sağlık çalışanları ihtiyacı olan insanlara yardım eder.
Germs can only be seen with the aid of a microscope.
- Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir.
Tea and coffee helps to start the day.
- Çay ve kahve, güne başlamaya yardımcı olur.
Yesterday I helped the father.
- Dün babama yardım ettim.
In return for helping you with your studies, I'd like to ask a small favor of you.
- Çalışmalarınızda size yardım karşılığında, ben sizden küçük bir iyilik rica ediyorum.
I called you because I need a favor.
- Bir yardıma ihtiyacım olduğu için seni aradım.
We'll help you rescue them.
- Onları kurtarmana yardım edeceğiz.
We'll help you rescue him.
- Onu kurtarmana yardım edeceğiz.
Do you need our assistance?
- Yardımımıza ihtiyacın var mı?
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
- Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
Could you lend me a hand?
- Bana yardım edebilir misin?
Can I give you a hand?
- Yardım edebilir miyim?
Mary promised her mother that she would help her more often.
- Mary annesine daha sık yardım edeceğine söz verdi.
Tom couldn't have been more helpful.
- Tom daha yardımsever olamazdı.
The service agent helped me solve my problem.
- Servis temsilcisi problemi çözmeme yardım etti.
Maybe I can be of service.
- Belki de yardımcı olabilirim.
His last recourse will be to go to his father for help.
- Onun son başvurusu yardım için babasına gitmek olacak.
I was trying to be supportive.
- Yardımcı olmaya çalışıyordum.
He has to work hard in order to support his family.
- Ailesine yardımcı olmak için sıkı çalışmak zorunda.
The students wanted us to help push the car.
- Öğrenciler arabayı itmek için yardım etmemizi istedi.
Tom helped us push the car.
- Tom arabayı itmemize yardımcı oldu.
He often tells us we must help one another.
- Birbirimize yardım etmemiz gerektiğini sık sık söyler.
The three brothers must help one another.
- Üç erkek kardeş birbirlerine yardım etmeliler.
I thank you for your helpfulness.
- Yardımseverliğiniz için teşekkür ederim.
Can you help me lift this?
- Bunu kaldırmama yardım eder misin?
Help me lift the package.
- Paketi kaldırmama yardım et.
Tom has been on the dole since the 6th of August, when he lost his job.
- Tom işini kaybettiğinde ağustosun altısından beri işsizlik yardımı alıyor.
The cabinet asked the army to send a disaster relief mission to Okinawa.
- Kabine ordudan Okinawa'ya bir afet yardımı heyeti göndermesini istedi.
You have to raise funds for the relief work.
- Sen yardım çalışmaları için fon toplamak zorundasın.
You can make it! Go for it. I'll stand by you.
- Onu yapabilirsin! Kim tutar seni. Yardımına hazır olacağım.
Sami was receiving welfare benefits.
- Sami sosyal yardımlar alıyordu.
The committee is discussing social welfare.
- Kurul sosyal yardımı görüşüyor.