Only four horses competed in the race.
- Sadece dört at yarışta yarıştı.
I am training hard so that I may win the race.
- Ben, yarışı kazanabilirim diye sıkı eğitim yapıyorum.
I competed with him for the first prize.
- Birincilik ödülü için onunla yarıştım.
A fast child may win the race, but even a slow child can compete.
- Hızlı bir çocuk yarışı kazanabilir fakat yavaş bir çocuk bile yarışabilir.
The wrestler had his right leg broken in a bout.
- Bir yarışmada güreşçinin sağ bacağı kırıldı.
Nobody can compete with that.
- Hiç kimse onunla yarışamaz.
We can't compete with that.
- Biz onunla yarışamayız.
He was disqualified from taking part in the contest.
- O, yarışmaya katılmaktan diskalifiye edildi.
Are you going to take part in the contest?
- Yarışmaya katılacak mısınız?
Tom doesn't know a whole lot about racing.
- Tom yarış hakkında çok şey bilmiyor.
Boats were racing last night.
- Tekneler dün gece yarışıyorlardı.
Have you ever gone to see a horse race?
- Hiç bir at yarışı görmeye gittin mi?
He watched the horse race using his binoculars.
- O, dürbününü kullanarak at yarışını izledi.
I enjoy watching dog racing.
- Köpek yarışını izlemekten hoşlanırım.
I was exhausted after running the race.
- Yarışta koştuktan sonra bitkindim.
Having run the race, Jane had two glasses of barley tea.
- Yarışı koştuktan sonra, Jane iki bardak arpa çayı içti.