yaklaşan

listen to the pronunciation of yaklaşan
Турецкий язык - Английский Язык
forthcoming
nearing
approaching

There's a car approaching. - Yaklaşan bir araba var.

If you see a man approaching you with the obvious intention of doing you good, you should run for your life. - Sana faydalı olmak amacıyla sana yaklaşan bir adam görürsen, hayatın için koşmalısın.

upcoming

Tom is excited about the upcoming game. - Tom yaklaşan oyun hakkında heyecanlı.

School clubs need to clearly outline the community service projects they plan to do for the upcoming school year. - Okul kulüpleri yaklaşan okul yılı için yapmayı planladıkları kamu hizmeti projelerini açıkça ana hatlarıyla belirtmelidir.

{s} oncoming
(Askeri) impending
coming

How will you spend the coming three-day holiday? - Yaklaşan üç günlük tatili nasıl geçireceksin?

In the film about the world coming to an end, death was certain within twelve hours. - Sona yaklaşan dünya hakkındaki filmde, ölüm on iki saat içinde kesindi.

connivent
yaklaşan tehlike
imminence
yaklaşan ölüm
approaching death
birbirine yaklaşan
converging
yaklaş
(Bilgisayar) zoom in
yaklaş
(Bilgisayar) zoom
yaklaş
{f} near

The dictionary gathers nearly half a million words. - Sözlük yaklaşık yarım milyon kelime toplar.

He's offended at the slightest thing, he takes exception to nearly everything we say to him. - O en ufak bir şeye darılıyor, ona söylediğimiz yaklaşık her şeye itiraz ediyor.

yaklaş
{f} approach

According to the weather forecast, the typhoon is likely to approach the coast. - Hava tahmini göre tayfunun sahile yaklaşması muhtemeldir.

He is a hard man to approach. - O yaklaşması zor bir adamdır.

yaklaş
{f} approximate

The bridge is approximately a mile long. - Köprü yaklaşık bir mil uzunluğunda.

The number pi is approximately equal to 3.14 or 22/7. Its symbol is π. - Pi sayısı, yaklaşık olarak 3,14 ya da 22/7'ye eşdeğerdir. Sembolü π'dir.

yaklaş
come near

Don't let that dog come near me! - O köpeği yanıma yaklaştırma!

He does not let the opponent come near him. - O, rakibin ona yaklaşmasına izin vermez.

yaklaş
{f} nearing

We're slowly nearing the end. - Biz yavaş yavaş sona yaklaşıyoruz.

The end of my probation period is nearing. - Benim deneme süremin sonu yaklaşıyor.

çok yaklaşan
close at hand