You must be polite to your elders.
- Yaşlılarınıza karşı kibar olmalısınız.
Young people should respect their elders.
- Gençler yaşlılarına saygı duymalıdır.
In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
- Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
I respect the elderly.
- Yaşlılara saygı duyarım.
The middle aged man was charged with assault.
- Orta yaşlı adam tecavüz ile suçlandı.
We should be kind to the aged.
- Yaşlılara karşı nazik olmalıyız.
Mom is older than Dad.
- Annem babamdan daha yaşlı.
The old man lives by himself.
- Yaşlı adam tek başına yaşıyor.
The old man was hard of hearing.
- Yaşlı adam duymakta zorlanıyor.
The old man lives alone.
- Yaşlı adam yalnız yaşıyor.
She walked with her head down like an old woman.
- O, yaşlı bir kadın gibi başını eğip yürüdü.
I watched the old woman cross the street.
- Karşıya geçen yaşlı bayanı izledim.
The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.
- Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti.
The elderly man takes strong drugs for his heart.
- Yaşlı adam kalbi için güçlü ilaçlar alıyor.
Old-timers might argue the Internet was freest during the Usenet days.
- Yaşlılar, Usenet günlerinde internetin daha özgür olduğunu iddia edebilirler.
She gave her seat to a senior citizen.
- Yaşlı birine yerini verdi.
The senior citizens' spirits were high in spite of the bad weather.
- Yaşlıların ruhları kötü havaya rağmen yüksekti.
The senior citizens' spirits were high in spite of the bad weather.
- Yaşlıların ruhları kötü havaya rağmen yüksekti.
You must respect senior citizens.
- Yaşlı vatandaşlara saygı göstermelisin.