Onlar her zamanki gibi geç kaldılar.
- They're late, as usual.
O, her zamanki gibi geç geldi.
- He came late as usual.
Tom ve Mary her zaman olduğu gibi boşa zaman harcıyordu.
- Tom and Mary were wasting time, as usual.
Her zaman olduğu gibi çok güzel görünüyorsun.
- You look very pretty, as usual.
Bugün her zamanki gibi kalbimdesin.
- You are in my heart today as always.
Tom her zamanki gibi erkenden kalktı.
- Tom rose early as always.
My father is as busy as ever.
- Mein Vater ist so beschäftigt wie immer.
He is as healthy as ever.
- Er ist wie immer wohl auf.