Onların galibiyet serileri bittiği için art arda 10 oyun kaybettiler.
 - They have lost 10 games in a row since their winning streak ended.
Aslanların şahinler üzerinde kolay bir galibiyeti vardı.
 - The Lions had an easy win over the Hawks.
İngiliz kuvvetleri bu sırada zaferler kazanıyorlardı.
 - British forces at this time were winning victories.
Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi.
 - Winning the election was a great victory for the candidate's political party.
O takımın çok az, eğer varsa, kazanma şansı var.
 - That team has little, if any, chance of winning.
Bir ödül kazanmak için yeterince yükseğe zıplamadı.
 - He didn't jump high enough to win a prize.
Her kazanan sonunda başarısız olur.
 - Every win fails eventually.
Her zaman başarılı olamazsın.
 - You win some, you lose some.
Kaybeden gülümserse kazanan zaferin heyecanını kaybeder.
 - If the loser smiled the winner will lose the thrill of victory.
Sıra beyazda ve kazandı.
 - White to play and win.
Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi.
 - Winning the election was a great victory for the candidate's political party.
Saygın bir insan bulmak bir piyango kazanmaktan daha zor.
 - Finding a decent man is more difficult than winning a lottery.