Onların galibiyet serileri bittiği için art arda 10 oyun kaybettiler.
- They have lost 10 games in a row since their winning streak ended.
Aslanların şahinler üzerinde kolay bir galibiyeti vardı.
- The Lions had an easy win over the Hawks.
Tom zaferi şarapla kutluyor.
- Tom was celebrating the victory with wine.
Amerikalı generaller kolay bir zafer kazanabileceklerine inanıyorlardı.
- American generals believed they could win an easy victory.
Onun seçimi kazanması için herhangi bir ihtimal var mı?
- Is there any possibility that he'll win the election?
O takımın çok az, eğer varsa, kazanma şansı var.
- That team has little, if any, chance of winning.
Her kazanan sonunda başarısız olur.
- Every win fails eventually.
Onlar bir şişe şarap açarak onun başarısını kutladılar.
- They celebrated his success by opening a bottle of wine.
Onun seçimi kazanması için herhangi bir ihtimal var mı?
- Is there any possibility that he'll win the election?
Sıra beyazda ve kazandı.
- White to play and win.
Saygın bir insan bulmak bir piyango kazanmaktan daha zor.
- Finding a decent man is more difficult than winning a lottery.
Bir ödül kazanmak için yeterince yükseğe zıplamadı.
- He didn't jump high enough to win a prize.