Fazla seçeneğin kalmadı.
 - Du hattest sonst keine Wahl.
Teklifi kabul etmekten başka seçeneğim yoktu.
 - Ich hatte keine andere Wahl, als das Angebot anzunehmen.
Son zamanlarda hiç gazete okumadım, bu yüzden bu yıl seçimlerde kimin aday olduğunu bilmiyorum.
 - Ich habe in letzter Zeit gar keine Zeitung gelesen; daher weiß ich nicht einmal, wer in der Wahl dieses Jahr kandidiert.
Biz bir seçim yapmak zorundayız.
 - Wir müssen eine Wahl treffen.
Tom seçeneklerini düşündü.
 - Tom considered his options.
Hangi ödeme seçenekleri mevcut?
 - What payment options are available?
Ben iki şıklar arasında seçtim.
 - I chose between two options.
Biz burada çok fazla şıklara sahip değiliz.
 - We don't have a lot of options here.