Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
- We talked about various things.
Çeşitli Türk restoranlarında, şiş kebap ana yemektir.
- In various Turkish restaurants, shishkabob is the main food.
Dalgıçların havası tükeniyor.
- The divers are running out of air.
Su o kadar bulanıktı ki polis dalgıçlar vücudu dokunarak aramak zorunda kaldı.
- The water was so murky that the police divers had to search for the body by feel.
Dalgıçların havası tükeniyor.
- The divers are running out of air.
Dalgıçlar Florida sahili açıklarında binlerce İspanyol altın sikkesi buldu.
- Divers have found hundreds of Spanish gold coins off the coast of Florida.
Bu orman çeşitlilik açısından zengindir.
- This forest is full of diversity.
Küreselleşme dil çeşitliliğini yok ediyor.
- Globalization destroys the diversity of languages.
O ofisteki birçok insanı taklit ediyordu.
- She was mimicking the various people in our office.
Japonya yurtdışından birçok önemli ham madde ithal eder.
- Japan imports various raw materials from abroad.
Ken'ichi tarafından yapılan düzenlemeler sayesinde, kadınlar kasaba civarında çalışmak için değişik yerler buldu.
- Thanks to the arrangements made by Ken'ichi, the women found various places to work around town.
Biz değişik başlıklarda konuştuk.
- We talked about various topics.
Ayrıca çeşitli konular hakkında konuşmakla çok fazla zaman kaybedeceğiz.
- Besides, we will lose too much time to talk about the various topics.
Diplomatlara çeşitli ayrıcalıklar tanınır.
- Diplomats are allowed various privileges.
Shortly after this I had to go out of town. Divers sound sportsmen had invited me to pay visits to their country places, and it wasn't for several months that I settled down in the city again.
The reasons are various.
You have broken various of the rules.
... functionality including reminders and various other ...
... expand on various points. ...