Is there a room available for tonight?
- Bu gece için mevcut bir oda var mı?
We have little money available for the research.
- Araştırma için mevcut az paramız var.
There's a cat on the table.
- Masanın üzerinde bir kedi var.
In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is.
- Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte, var.
Tom lost all his belongings.
- Tom tüm varlıklarını kaybetti.
He needed more time to complete the task.
- Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun.
- Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.
Sami left all of his possessions behind.
- Sami bütün varlıklarını geride bıraktı.
Do you believe that God exists?
- Allah'ın var olduğuna inanıyor musun?
God exists, but he forgot the password.
- Tanrı var ama şifreyi unutmuş.
Thinking about the universe always gives me an existential crisis.
- Evren hakkında düşünmek bende her zaman varoluşsal bir kriz yaratır.
Tom is having an existential crisis.
- Tom varoluşsal bir kriz geçiriyor.
There are few bookstores in this area.
- Bu bölgede çok az kitapçı var.
There are few sites in the Tatar language on the Internet.
- İnternette Tatar dilinde çok az site vardır.
There is a book on the table.
- Masanın üzerinde bir kitap var.
There is an apple on the table.
- Masanın üzerinde bir elma var.
Get in touch with me as soon as you arrive here.
- Buraya varır varmaz benimle temasa geç.
How did you get inside? Do you have a key?
- İçeri nasıl girdin? Anahtarın var mı?
There's someone in there.
- Orada içeride biri var.
There's somebody in there.
- Orada içeride biri var.
Is there a flight in the afternoon?
- Öğleden sonra bir uçuş var mı?
Excuse me, is there a toilet nearby?
- Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı?
h bir kukla değişkendir.
- h is a dummy variable.
Fiyatlar değişken, o yüzden dükkân dükkân dolaşın.
- The prices are variable, so shop around.