vakfı

listen to the pronunciation of vakfı
Турецкий язык - Английский Язык

Определение vakfı в Турецкий язык Английский Язык словарь

vakıf
foundation

Dan received funds from local foundations to improve his old library. - Dan eski kütüphanesini iyileştirmek için yerel vakıflardan fon aldı.

He was awarded a scholarship to do research for the foundation. - O, vakıf adına araştırma yapmak için bir burs kazandı.

üniversite vakfı
fellowship
vakıf
{i} trust

A trust fund has been set up for each of the children. - Çocukların her biri için bir vakıf fonu kuruldu.

aile vakfı
family foundation
avrupa bilim vakfı
european science foundation
avrupa eğitim vakfı
european training foundation
ulusal bilim vakfı
(Askeri) national science foundation
vakıf
pious foundation
vakıf
donation
vakıf
(Kanun) endowment
vakıf
charitable institution
türkiye eğitim gönüllüleri vakfı
The Foundation of Turkish Education Volunteers
Avrupa Bilim Vakfı
(Hukuk) European Science Foundation (ESF)
Avrupa Bilim, Sanat ve Kültür Vakfı
(Hukuk) European Foundation for Science, Art and Culture
Avrupa Eğitim Vakfı
(Hukuk) European Training Foundation (ETF)
Avrupa Yaşam ve Çalışma Koşullarını İyileştirme Vakfı
(Hukuk) European Foundation for the Improvement of Life and Working Conditions
Kültürel İşbirliği Vakfı
(Hukuk) Foundation for Cultural Cooperation
Milli Bilim Vakfı
(Askeri) National Science Foundation
Yaşam Ve Çalışma Koşullarını İyileştirme Vakfı
(Hukuk) European Foundation For The Improvement Of Living And Working Conditions
kilise vakfı
patrimony
konut vakfı
housing trust
milli gençlik vakfı
(Politika, Siyaset) national youth foundation
vakıf
(pious) foundation
vakıf
endow
vâkıf
aware, cognizant
vâkıf
creator of a waqf
vâkıf
aware, cognizant, proficient
Çocukları Koruma Vakfı (Birleşik Krallık)
(Askeri) (UK) Save the Children Fund (United Kingdom)
İnsan Hakları Vakfı
(Hukuk) human rights foundation
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение vakfı в Турецкий язык Турецкий язык словарь

VAKFI GAYRİSAHİH
(Hukuk) Gayrisahih vakıf
VAKFI LAZIM
(Hukuk) Vakfeden veya yargıç tarafından fesh edilmesi olanaksız vakıf
VAKFI MERİZ
(Hukuk) Bir kimsenin ölüm döşeğinde vakıf yapması
VAKFI MUALLAK
(Hukuk) Bir şarta bağlanmış vakıf olup,geçerli değildir
VAKFI MUVAKKAT
(Hukuk) Belli bir zamanla sınırlandırılmış vakıf;geçici vakıf olup geçerli değildir
VAKFI MÜNECCEZ
(Hukuk) Herhangi bir koşula,vadeye veya zamana bağlı olmayan vakıf
VAKFI MÜRETTEP
(Hukuk) Şartlarında tertibe delalet bulunan vakıf
VAKFI MÜŞA
(Hukuk) Birden fazla kişinin ortak olduğu malın vakfedilmesİ
vakıf
Bir hizmetin gelecekte de yapılması için belli şartlarla ve resmî bir yolla ayrılarak bir kimse tarafından bırakılan mülk veya para: "Dernekler, vakıflar ... kendi konu ve amaçları dışında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleyemezler."- Anayasa
VAKIF
(Hukuk) Vakfeden kişi,bilen kişi
VÂKIF
(Osmanlı Dönemi) Bilen, haber sahibi. Aşina. Bir işten iyi haberi olan
VÂKIF
(Osmanlı Dönemi) Vakfeden
VÂKIF
(Osmanlı Dönemi) Duran, ayakta duran
vakıf
Bu nitelikte olan (mülk veya para)
vâkıf
(Osmanlı Dönemi) herhangi bir eşyayı hiçbir karşılık gözetmeksizin halkın faydasına sunma
vakfı
Избранное