uyurken

listen to the pronunciation of uyurken
Турецкий язык - Английский Язык
sleeping

Tom was apparently murdered while he was sleeping. - Görünüşe göre, Tom uyurken öldürüldü.

A woman visited us while you were sleeping. - Siz uyurken bir kadın bizi ziyaret etti.

in one's sleep
asleep

I had my wallet stolen while I was asleep. - Uyurken cüzdanımı çaldırdım.

I do like watching him when he is asleep. - O uyurken onu izlemekten hoşlanıyorum.

uyurken belsuyunun boşalması
(Tıp) nocturnal emission
uyurken altını ıslatan
bedwetter
uyurken gezmek
sleepwalk
uyu
{f} slept

That baby will have slept five hours by noon. - O bebek öğleye kadar beş saat uyumuş olacak.

I can't take it anymore! I haven't slept for three days! - Artık daha fazla dayanamıyorum! Üç gündür uyumadım!

uyu
{f} sleep

Robin looks very cute when he's sleeping. - Robin uyurken çok sevimli görünüyor.

You shouldn't sleep with a coal stove on because it releases a very toxic gas called carbon monoxide. Sleeping with a coal stove running may result in death. - Kömür sobasıyla uyumamalısınız. Çünkü karbonmonoksit olarak adlandırılan çok zehirli bir gaz içerir. Kömür sobasıyla uyumak ölümle sonuçlanabilir.

uyu
kip

I usually have a kip on Sundays. - Pazar günleri genellikle uyurum.

My mother has a kip every afternoon. - Annem her öğleden sonra uyur.

uyu
{f} sleeping

You shouldn't sleep with a coal stove on because it releases a very toxic gas called carbon monoxide. Sleeping with a coal stove running may result in death. - Kömür sobasıyla uyumamalısınız. Çünkü karbonmonoksit olarak adlandırılan çok zehirli bir gaz içerir. Kömür sobasıyla uyumak ölümle sonuçlanabilir.

This room is not suitable for sleeping. - Bu oda uyumak için uygun değil.

uyu
get to sleep

Tom couldn't get to sleep last night. - Tom dün gece uyuyamadı.

I have to get to sleep! I've got classes tomorrow. - Uyumalıyım! Yarın derslerim var.

uyu
lazy