Onları ziyaret etmeden önce, kültürleri hakkında mümkün olduğu kadar çok bilgi sahibi olduk.
- We learned as much as possible about their culture before visiting them.
Bir yabancı dili öğrenmek istiyorsan mümkün olduğu kadar çok çalışmalısın.
- If you want to master a foreign language, you must study as much as possible.
Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı.
- The news surprised him as much as it did me.
O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.
- He earns three times as much as I do.
O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.
- He earns three times as much as I do.
Onun Tom'a güvendiği kadar çok Tom Mary'ye güvenmiyor.
- Tom didn't trust Mary as much as she trusted him.
Bizim için çalışmaya karar verirsen sana iki mislini öderiz.
- If you decided to work for us we would pay you twice as much.
Bizim için çalışmaya karar verirsen sana iki mislini öderiz.
- If you decide to work for us, we will pay you twice as much.
Benim yediğimin iki katı kadar çok yedi.
- He ate twice as much as I did.
Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.
- My brother eats twice as much as I do.
... 32 is twice as much as 32 minus 16. It’s a feature of exponential growth, of steady ...
... Each number is twice the last, but 32 minus 16 is twice as much as 16 minus 8 and 64 minus ...