tutkuyla

listen to the pronunciation of tutkuyla
Турецкий язык - Английский Язык
passionately

Even if you go away, I'll still passionately love you. - Uzaklara gitsen bile, seni yine de tutkuyla seveceğim.

Tom and Mary passionately kissed each other. - Tom ve Mary birbirlerini tutkuyla öptüler.

{a} angrily, vehemently, fondly
with passion; "she kissed him passionately"
In a passionate manner; with strong feeling; ardently
zealously, ardently, enthusiastically, desirously; fervently; stormily
in a stormy or violent manner
In a passionate manner
with passion; "she kissed him passionately
Angrily; irascibly
Tutku
(isim) Passion

Most people are very passionate about something. - Çoğu insan bir şey hakkında çok tutkuludur.

The art of recognizing matsutake mushrooms became my passion, culminating in my writing a book on it. - Matsutake mantarlarını tanıma sanatı benim tutkum oldu, bu tutku ona dair bir kitap yazmamla sonuçlandı. .

tutkuyla bağlı
connected with passion, bond with passion
tutku
desire

Jane must stop giving way to her desire for chocolate. - Jane çikolataya olan tutkusunu durdurmalıdır.

She has a desire to be wealthy. - Onun zengin olmak için bir tutkusu var.

tutku
{i} crush
tutku
fervour
tutku
craving
tutku
aspiration
tutku
calling
tutku
(Muzik) erotic
tutku
fervor
tutku
urge
tutku
{i} cult

Tatoeba is not a cult. - Tatoeba bir tutku değildir.

tutku
ambition

He had the ambition to be prime minister. - Başbakan olma tutkusunu taşıyordu.

Her ambition is to become an ambassador. - Onun tutkusu bir büyükelçi olmaktır.

tutku
fad

Fadil was making an effort to share Layla's passions. - Fadıl, Leyla'nın tutkularını paylaşmak için çaba harcıyordu.

tutku
yen
tutku
compulsion
tutku
aspirational
tutku
fervency
tutku
rage
tutku
indulgence
tutku
passion, ambition, craving, aspiration ihtiras
tutku
dotage
tutku
pash
tutku
penchant
tutku
addiction
tutku
bug
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение tutkuyla в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Tutku
ihtiras
tutku
Güçlü istek ve eğilimin yöneldiği amaç, ihtiras: "Tutkum dudaklarım, yeşilce gülmeye / Yağmur duvarından bir bir dökülmeye."- F. Halıcı
tutku
Güçlü istek ve eğilimin yöneldiği amaç
tutku
İrade ve yargıları aşan güçlü bir coşku, ihtiras
tutku
İrade ve yargıları aşan güçlü bir coşku: "Tiyatro onda bir tutku, bir saplantı olmuştu."- H. Taner
tutkuyla
Избранное