Bu raporu zamanında bitirtmeye çalışırken zor bir zaman geçirdim.
- I had a hard time trying to get this report finished on time.
Tom'un ne söylemeye çalıştığını anlamak zordu.
- It was hard to figure out what Tom was trying to say.
Tıpkı senin gibi, bu sıkıntılı günlerde uyumadım.
- Just like you, I haven't slept in these trying days.
Bir şey denemenin faydası yok.
- It's no use trying anything.
Tom Fransız kornosunu çalmayı öğrenmeyi denemek için çok zaman harcadı.
- Tom spent a lot of time trying to learn how to play the French horn.
Tom Mary'yi top cambazlığı yapmaya çalışırken gördüğünde gülmemek için kendini güçlükle frenledi.
- Tom could hardly keep from laughing when he saw Mary trying to juggle some balls.
Emperyalizm, güçlü zümrelerin başka topluluklara hükmederek imtiyazlarını koruyup genişletmeye çalıştığı ideoloji ve pratiktir.
- Imperialism is an ideology and practice of powerful groups trying to secure or expand their privileges via dominating other groups.
Bu yazılımın nasıl çalıştığını anlamaya çalışmak sıkıcı.
- Trying to figure out how this software works is a pain in the neck.
Aynı anda konuşmaya çalışan bir grup genç kızdan daha can sıkıcı bir şey yok.
- There's nothing more annoying than a group of young girls all trying to talk at the same time.