Tom'un yaptıklarını izlemekten daha iyi yapacak işlerim var.
- I've got better things to do than to keep track of what Tom's doing.
Her sabah demir yolu hattını geçerim.
- I cross the railroad tracks every morning.
Sonunda işim yoluna girdi.
- My business has at last gotten on the right track.
Tren hangi hattan Higashi-Kakogava' ya hareket eder?
- From which track does the train to Higashi-Kakogawa leave?
Her sabah tren hatlarını geçer.
- He crosses the railroad tracks every morning.
Lütfen demiryolu rayları yakınında oynamayın.
- Please don't play near the railroad tracks.
Tom her sabah işe giderken demiryolu raylarını geçer.
- Tom crosses the railroad tracks every morning on his way to work.
Bu lastik izleri orta boy bir araç tarafından yapıldı.
- These tire tracks were made by a mid-size vehicle.
Mary donör tarafından tasarlanmış ve biyolojik babasını izlemeye çalışıyordu.
- Mary was donor-conceived and is trying to track down her biological father.
Avcı ayının izlerini takip etti.
- The hunter followed the bear's tracks.
Tom izlerini kapatmak için elinden geleni denedi böylece yüzünü kurtarabildi.
- Tom tried his best to cover his tracks so he could save face.
Yavaşla. Bu bir yarış pisti değil.
- Slow down. It's not a race track.
Bu, bütün diskteki favori parçam.
- This is my favorite track on the entire disc.
Muhtemelen fosilleşmiş parçalar jura dönemi hayvanlarına aittir.
- Possibly the fossilized tracks belong to animals of the Jurassic period.
Umut verici görünen her şeyi takip edin.
- Keep track of everything that looks promising.
AIDS araştırma dünyasında yer alan tüm değişiklikleri takip edemem.
- I can't keep track of all the changes taking place in the world of AIDS research.
Benimle pist civarında koşmaya gitmek ister misin?
- Do you want to go run around the track with me?
Birçok kumarbaz, at yarışı pistinde para kazanır ve kaybeder.
- Many gamblers win and lose money at the horse-race track.
My uncle spent all day tracking the deer.