Döner kavşağın amacı trafiği yavaşlatmaktır.
- The purpose of a roundabout is to slow down traffic.
Tom Mary ile istikrarlı gidecek.
- Tom is going steady with Mary.
İstikrarlı bir iş bulmak zorundasın.
- You've got to get a steady job.
Lütfen daha yavaş konuşabilir misin?
- Could you speak more slowly, please?
Lütfen daha yavaş konuşun.
- Speak slower, please.
Bu merdiven yeterince sağlam mı?
- Is this ladder steady enough?
Bu köprü sağlam görünüyor.
- This bridge looks steady.
Eğer senin düzenli desteğin olmasa, benim misyonum başarısızlıkla sonuçlanırdı.
- But for your steady support, my mission would have resulted in failure.
İstikrarlı ekonomik gelişme vardı.
- There was steady economic improvement.
Jack ve Betty bir aydır istikrarlı olarak gitmektedirler.
- Jack and Betty have been going steady for a month.
Asla sürekli bir işim olmadı.
- I've never had a steady job.
Tom sürekli ilerleme kaydetti.
- Tom has made steady progress.
Bu günlerde iş çok kesat.
- Business is so slow these days.
İşler gerçekten kesatlaştı.
- Business has really slowed down.
Oyun yavaş ve sıkıcıydı.
- The game was slow, and it was also boring.
Basketbolla karşılaştırıldığında, beyzbolun biraz yavaş ve sıkıcı olabileceği düşünülebilir.
- Compared to basketball, baseball might be considered a little slow and boring.
Saatim beş dakika geri kalmış.
- My watch is five minutes slow.
Lütfen saati ayarlar mısınız. Geri kalmış.
- Will you please adjust the clock? It's slow.
Tom'un istikrarlı bir kız arkadaşı yok.
- Tom doesn't have a steady girlfriend.
İstikrarlı bir kız arkadaşım var.
- I have a steady girlfriend.
Yavaşlamamız gerekmiyor mu?
- Shouldn't we slow down?
Cankurtaranlar kırmızı ışıklarda durmak zorunda değiller ama genellikle yavaşlarlar.
- Ambulances don't have to stop at red lights, but they usually slow down.
Bu merdiveni sabit tutun.
- Hold this ladder steady.
O sabit bir hızda tepeye yürüyordu.
- He was walking up the hill at a steady pace.
Bu hafta zaman çok yavaş geçti.
- Time passed very slowly this week.
Çocukluk çağında, zaman yavaş olarak geçer.
- In childhood, time passes slowly.
Saatim beş dakika geri kalmış.
- My watch is five minutes slow.
Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
- As my watch was slow, I missed the special express.
... out keeps the level of the bathtub steady. Okay? That’s replacement level bathtub ...
... The moon keeps Earth steady. ...