Bu kızın güzel bir yüzü var. Kalbim ona bakmaktan erir.
 - This girl has a pretty face. My heart melts from looking at it.
Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.
 - Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.
Onun yüzü acıdan şekil değiştirmişti.
 - His face is distorted by pain.
Mary yatağına uzandı, yüzü yastığına gömülü şekilde ağladı.
 - Mary laid on her bed, crying with her face buried into her pillow.
Tom'un yüzü kötü bir biçimde çürük.
 - Tom's face is badly bruised.
Şapkamı giymeyi unuttum ve yüzüm kötü biçimde güneşten yandı.
 - I forgot to wear my hat and my face got badly sunburned.
The bunkers faced north and east, toward Germany.