Onu alması için Tom'u zorlamak zorunda kaldım.
- I had to force Tom to take it.
Gitmen için seni zorlamak istemiyorum.
- I don't want to force you to go.
Linda Dan'ı onunla evlenmeye zorlamak için asılsız gebelik iddialarında bulundu.
- Linda made false claims of pregnancy to force Dan to marry her.
Gitmen için seni zorlamak istemiyorum.
- I don't want to force you to go.
Onunla evlenmen için seni asla zorlamayacağım.
- I will never force you to marry him.
İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir.
- Persuasion is often more effectual than force.
Kaba kuvvet kullanırsan savaş başlatırsın.
- Act too forcefully and you'll start a war.
Tom emekli bir hava kuvvetleri binbaşı.
- Tom is a retired air force major.
Durdurulamayan bir güç sabit bir cismi vurursa ne olur?
- What happens when an unstoppable force hits an unmovable object?
Japon askeri güçleri durdurmak için çok güçlü görünüyordu.
- The Japanese military forces seemed too strong to stop.
Adımı imzalamam için bana baskı yapıldı.
- I was forced to sign my name.
Şimdiye kadar Amerika Birleşik Devletleri kendini dünyanın polisi olarak adlandırdı ve askeri güce dayanarak baskıya devam etmektedir.
- Up till now the United States has called itself the world's police and continues suppression relying on military force.
Özel kuvvetler düzenli birliklerin yapmayacağı birçok şeyi yapabilir İşkence gibi mi? Bu soruya cevap vermeyeceğim.
- Special forces might do a lot of things that regular troops wouldn't do Like torture? I won't answer this question
Savaşın ilk birkaç saati içinde, Birlik güçleri kazanıyorlardı.
- In the first few hours of the battle, Union forces were winning.
Onlar geri yürürlükte olacak.
- They will be back in force.
Jülyen takvimi Rusya'da yürürlükteydi.
- The Julian calendar was in force in Russia.
Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.
- The president was forced to return to Washington.
Ordu onu istifa etmeye zorladı.
- The army forced him to resign.
İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir.
- Persuasion is often more effectual than force.
Rüzgarın gücü yürümeyi zorlaştırdı.
- The force of the wind made it difficult to walk.
Ordu onu istifa etmeye zorladı.
- The army forced him to resign.
Amerikan kuvvetleri geri çekildi.
- American forces were withdrawn.
Kaba kuvvet kullanırsan savaş başlatırsın.
- Act too forcefully and you'll start a war.
Jülyen takvimi Rusya'da geçerliydi.
- The Julian calendar was in force in Russia.
Benim bu hükümet hakkındaki izlenimim onların daha güçlü bir ekonomik politikaya ihtiyaçları olduğu, aksi takdirde gelecekte büyük sorunlarla karşılaşacaklarıdır.
- My impression of this government is that they need a more forceful economic policy, otherwise they'll encounter large problems in the future.
Yer çekimi herhangi iki kütle, herhangi iki organ ya da herhangi iki parçacık arasında olan bir çekim kuvvetidir.
- Gravity is a force of attraction that exists between any two masses, any two bodies, or any two particles.
İki nesne arasındaki çekim kuvveti iki kütlenin ürünü ile orantılıdır ve onların kütle merkezleri arasındaki mesafeyle ters orantılıdır.
- The force of gravity between two objects is proportional to the product of the two masses, and inversely proportional to the square of the distance between their centers of mass.
That new project manager is just the one to ramrod this through to completion.
He hath murthered that mylde withoute ony mercy – he forced hir by fylth of hymself, and so aftir slytte hir unto the navyll.
show of force.
... Newton's second law of motion, force is mass times acceleration. ...
... is the most power force known to man. At seven percent a year growth, a quantity doubles ...