to bind, fasten, hold, hinder, restrain

listen to the pronunciation of to bind, fasten, hold, hinder, restrain
Английский Язык - Турецкий язык

Определение to bind, fasten, hold, hinder, restrain в Английский Язык Турецкий язык словарь

tie
{i} bağlantı

Bilimciler dünya'nın tarihi boyunca, sıcaklık ve havadaki CO2 seviyelerinin yakından bağlantılı olduğunu öğrendiler. - Scientists have learned that, throughout Earth's history, temperature and CO2 levels in the air are closely tied.

İki ulusun güçlü ticaret bağlantısı var. - The two nations have strong trade ties.

tie
bağ

Ben çok iyi bir fiyonk bağlayamam. - I can't tie a very good knot.

Sözleşme imzaladığımız için kararımıza bağlıydık. - We were tied to our decision because we signed the contract.

tie
atmak (düğüm)
tie
travers
tie
köprü olmak
tie
berabere kalmak
tie
düğüm

Tom kravatındaki düğümü düzeltti. - Tom straightened the knot on his tie.

Bazı düğümleri nasıl bağlayacağımı Tom'a gösterdim. - I showed Tom how to tie some knots.

tie
kravat

Babama bir ipek kravat verdim. - I gave my father a silk tie.

Tom, Cumalar hariç, çalışmak için her zaman kravat takar. - Tom always wears a tie to work, except on Fridays.

tie
bağlanmak

Tek bir şirkete bağlanmak istemiyorum. - I don't want to be tied to one company.

tie
bağla(mak)
tie
{i} engel
tie
{f} bağlamak: They tied him to a tree. Onu bir ağaca bağladılar
tie
{i} lata
tie
tie beam duvar latası
tie
{i} kiriş
tie
{i} boyunbağı
tie
{i} beraberlik
tie
boyun bağı
Английский Язык - Английский Язык
{v} tie
to bind, fasten, hold, hinder, restrain

    Расстановка переносов

    to bind, fasten, hold, hinder, re·strain

    Произношение

Избранное