Peter vazoyu kırmak niyetinde değildi.
- Peter didn't intend to break the vase.
Tom kapıyı kırmak için uğraşmaya başladı.
- Tom began trying to break down the door.
O, zamanında varmak için koştu.
- He ran, so as to arrive on time.
Biz, zamanında istasyona varmak istiyorsak acele etmeliyiz.
- We must hurry if we want to arrive at the station on time.
İtfaiyeciler umutsuzca olay yerine ulaşmak için çalışıyorlar. Umarız çok geç olmadan varırlar!
- Firefighters are trying desperately to reach the scene of the accident. Let's hope they arrive before it's too late!
Onlar şu anda bir mola veriyorlar.
- They're having a break at the moment.
İşin yarısını yaptım ve şimdi bir mola verebilirim.
- I've done half the work, and now I can take a break.
Ben gelmek istiyorum.
- I would like to arrive.
İşyerine ter içinde gelmek istemiyorum.
- I don't want to arrive all sweaty at work.
Kahvaltıdan sonra yürüyüşe çıktım.
- I went for a walk after breakfast.
O, kahvaltıdan önce bir yürüyüşe çıktı.
- He took a walk before breakfast.
Okula saat dokuzdan önce ulaşmalısın.
- You should arrive at school before nine.
Dün Tokyo'ya ulaştım.
- Yesterday I arrived in Tokyo.
Bizim sosyal engelleri yıkmak için çok çalışmamız gerekmektedir.
- We must work hard to break down social barriers.
Herkesin bir kırılma noktası var.
- Everyone has a breaking point.
Herkesin bir kırılma noktası var.
- Everybody has a breaking point.
Peter vazoyu kırmak niyetinde değildi.
- Peter didn't intend to break the vase.
O, oğlunun sigara içme alışkanlığı kırmaya çalıştı.
- He tried to break his son's habit of smoking.
Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.
- A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.
Morning has broken.
The guests came at eight o'clock.
We arrived and booked in.
He had finally arrived on Broadway.
He died previous to my arrival.
- He died before I arrived.
... to take six to 10 here and I'm making this video diary tout his arrive art ...
... But you arrive, you put a soccer ball in front of them, ...