Köpek etrafında ve çevresinde koştu.
- The dog ran around and around.
Kasaba çevresinde cinsel ilişkide bulunan çiftleri görmek sizi rahatsız etmiyor mu?
- Doesn't it irritate you to see couples making out around town?
Odanın etrafında koşma.
- Don't run around in the room.
Uydu, ay etrafında yörüngede.
- The satellite is in orbit around the moon.
Armstrong, etrafta gezindi.
- Armstrong walked around.
Çocuklar etraftayken o tür şey söylememelisin.
- You shouldn't say that kind of thing when children are around.
Çevredeki herkes çok çalışır.
- Everyone around the area works hard.
Çevrede kuşlar uçuyorlar.
- The birds are flying around.
Erkek kardeşlerim sürekli çevresine şakalar yapıyor.
- My brothers are always joking around.
Tom belinin çevresine kazağını bağladı.
- Tom tied his sweater around his waist.
O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
- He gathered his children around him.
Etrafına bakındı fakat hiç kimseyi göremedi.
- He looked around, but he saw no one.
Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
- You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
İş yapılır yapılmaz, genellikle beş buçuk civarında, akşam yemeği yemek için eve gelirim.
- Once the work is done, usually around half past five, I come home to have dinner.
Bu civarda çok az sayıda ev var.
- There are few houses around here.
Tom kesinlikle bu civarda çok yardımcı oldu.
- Tom certainly helped a lot around here.
Kedim odada oraya buraya koşuyor.
- My cat is running around the room.
After long breakfast I think I started around 8:00. - Uzun kahvaltı edip saat sanırım 8:00 gibi yola koyuldum.
Neden bu kıyafetler ortalıkta duruyor?
- Why are these clothes lying around?
Buralarda kimsenin yaşamadığı doğru mu?
- Is it true that nobody lives around here?
o evine içine doğru koştuğunda , kedi kasılarak ipliğin etrafında yürüyordu.
- The cat was strutting around the yard, when it suddenly ran into the house.
Hâlâ bu civarda mısın?
- Are you still around?
Sanırım o bu civarda.
- I think it's around here.
Benim abim yaklaşık 12 yaşındayken Japon halk şarkılarına ilgi duymaya başladı.
- My older brother started to take interest in Japanese folk songs when he was around 12 years old.
Postacı yaklaşık üç günde bir gelir.
- The mailman comes around every three days.
O hızla arkaya döndü.
- She turned around quickly.
O buralarda bir yerde yaşıyor.
- He lives somewhere around here.
Tom buralarda büyüdü.
- Tom grew up around here.
Döndü ve geriye baktı.
- He turned around and looked back.
Ben seslendiğimde geriye döndü.
- He turned around when I called.
Kase mükemmel bir şekilde yuvarlaktı.
- The bowl was perfectly round.
Julien, John Lennon gibi, yuvarlak gözlükler takıyor.
- Julien wears round glasses, like John Lennon.
Orada 30 yaşın altında hiç kimse yoktu.
- There was nobody under 30 around.
Orada dışarı çıkacağım ve etrafa bakınacağım.
- I'll go out there and look around.
Onlar bütün yıl boyunca çalışmak zorundaydılar.
- They had to work all year round.
Bütün yıl boyunca burada hava çok soğuk.
- It is very cold here all the year round.
B: Oh, he's still around. He's feeling better now.
She went around the track fifty times.
She spun around a few times.
The jackals began to gather around .
I'll see you around .
{{|}}.
She turned round and scowled at me.
- She turned around and scowled at me.
... It's because, for me, soccer is the number one sport around ...
... Around 1 ,200 B.C., ...