Tüm bu mallar ağır biçimde vergilendiriliyor.
- All these goods are heavily taxed.
Teşvik paketi ağır biçimde eleştirildi.
- The stimulus package was heavily criticised.
Yola koyulamadılar çünkü çok kar yağdı.
- They could not set out because it snowed heavily.
Çok yağmur yağdı ve dolayısıyla beyzbol maçı iptal edildi.
- It rained heavily, and consequently the baseball game was called off.
Tom aşırı derecede nefes alıyordu.
- Tom was breathing heavily.
Tom aşırı derecede nefes alıyor.
- Tom is breathing heavily.
Ağır şekilde sakinleşmiştim.
- I was heavily sedated.
Bina yangında ağır şekilde hasar gördü.
- The building was heavily damaged by fire.
Şiddetle yağmur yağdığı için okula geç kaldık.
- We were late for school because it rained heavily.
Otobüs yukarı ve aşağı şiddetle sarstı.
- The bus rocked heavily up and down.
heavily tattooed.