Tom felt lonely and abandoned.
- Tom yalnız ve terk edilmiş hissetti.
Tom was kidnapped and held by his captors in an abandoned building on Park Street.
- Tom kaçırıldı ve kaçıranlar tarafından Park Caddesinde terk edilmiş bir binada tutuldu.
Tom felt a little uneasy as he walked down the deserted street in the middle of the night.
- Tom gecenin ortasında terk edilmiş sokaktan aşağıya doğru yürürken biraz huzursuz hissetti.
If you had to spend the rest of your life on a deserted island, who would you spend it with?
- Hayatının geriye kalanını terk edilmiş bir adada geçirmek zorunda olsan, onu kiminle geçirirsin?
There was an abandoned car by the river.
- Irmağın kenarında terkedilmiş bir araba vardı.
The police found a dead body in an abandoned car near the park.
- Polisler park yakınında terkedilmiş bir arabada bir ceset buldu.
The town was desolate after the flood.
- Kasaba selden sonra terkedilmişti.
The place is apparently deserted.
- Görünüşe göre yer terkedilmiş.
The place is almost deserted.
- Yer neredeyse terkedilmiş.