I trust the room will be to your satisfaction.
- Odanın sizi tatmin edeceğine güveniyorum.
No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
- Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
- Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
You may content yourself with what we have.
- Bizim sahip olduğumuzla kendini tatmin edebilirsin.
He had done everything to satisfy his beloved's desires, but nothing worked.
- O, sevgilisinin arzuların tatmin etmek için her şeyi yaptı ama hiçbiri işe yaramadı.
Our policy is to satisfy our customers.
- Politikamız müşterilerimizi tatmin etmektir.
His paper was, on the whole, satisfactory.
- Onun raporu bir bütün olarak tatmin ediciydi.
His paper is far from satisfactory.
- Onun raporu tatmin edici olmaktan uzaktır.
The result was really satisfying.
- Sonuç gerçekten tatmin ediciydi.
It's not ideal, but it's the least unsatisfactory solution.
- Bu ideal değil, fakat en az tatmin edici olmayan çözüm.
Although she is poor, she is satisfied.
- O, fakir olmasına rağmen, tatmin olmuştur.
We're never satisfied.
- Biz tatmin olmuş değiliz.
Mary had every reason to be satisfied.
- Mary'nin tatmin olmak için her türlü sebebi vardı.
Mary had every reason to be satisfied.
- Mary'nin tatmin olmak için her türlü sebebi vardı.
Mary had every reason to be satisfied.
- Mary'nin tatmin olmak için her türlü sebebi vardı.
You look unsatisfied.
- Tatmin olmamış görünüyorsun.
Tom was unsatisfied with the results.
- Tom sonuçlardan tatmin olmamıştı.