tapınak

listen to the pronunciation of tapınak
Турецкий язык - Английский Язык
{i} temple

This is the largest temple that I've ever seen. - Bu şimdiye kadar gördüğüm en büyük tapınaktır.

Tom heard the temple bell in the distance. - Tom uzaktaki tapınak çanını duydu.

sanctuary
shrine

Kyoto is famous for its shrines and temples. - Kyoto, türbe ve tapınaklarıyla ünlüdür.

There used to be a small shrine around here. - Buralarda küçük bir tapınak vardı.

tabernacle
chapel
place of worship
fane
temple, sanctuary mabet, ibadethane
place of worship, temple
house of God
tapınaklar
temples

There were no temples or shrines among us save those of nature. - Bizim aramızda doğayla ilgili olanlar hariç tapınaklar ve türbeler yoktu, .

My hobby is visiting old temples. - Hobim eski tapınakları ziyaret etmektir.

En büyük tapınak
(roma) Pantheon
küçük tapınak
oratory
Турецкий язык - Турецкий язык
İçinde tanrıya kulluk edilen, tapınılan yapı, mabet, ibadethane
İçinde ibadet edilen, Tanrı'ya tapınılan yapı, mabet, ibadethane: "Somakiden saraylar, mozaikten tapınaklar yapar, tunçtan kaleler ... kurarmışsın."- R. H. Karay
mabet
(Osmanlı Dönemi) SEDN
tapınak
Избранное