For me he is neither a brother nor an acquaintance.
- O benim için ne bir erkek kardeş ne de bir tanıdık.
He is not a friend, but an acquaintance.
- O, bir arkadaş değil ama bir tanıdıktır.
This kind of experience is familiar to everyone.
- Bu tür bir deneyim herkes için tanıdık.
Tom didn't see any familiar faces at the party.
- Tom partide hiç tanıdık yüzler görmedi.
He is not a friend, but an acquaintance.
- O, bir arkadaş değil ama bir tanıdıktır.
He is not really a friend, just an acquaintance.
- O gerçekten bir arkadaş değil, sadece bir tanıdık.
Can you identify the man using this picture?
- Bu fotoğrafı kullanan adamı tanımlayabilir misin?
Some people identify success with having much money.
- Bazı insanlar başarıyı çok para kazanma olarak tanımlarlar.
The computer recognises two hundred different types of errors.
- Bilgisayar iki yüz farklı tipteki hatayı tanır.
I can recognise my own kind.
- Ben kendi türümü tanıyabilirim.
She was burned so extensively that her children no longer recognized her.
- O kadar yoğun yandı ki çocukları onu artık tanımadı.
She is an excellent scholar, and is recognized everywhere as such.
- O, mükemmel bir bilim adamıdır, bu itibarla her yerde tanınır.
The sphygmomanometer is an important diagnostic instrument.
- Tansiyon ölçme aleti önemli bir tanı aracıdır.