Определение sor в Турецкий язык Английский Язык словарь
- (Bilgisayar) prompt
Prompt action prevents trouble in the future.
- Zamanında yapılan eylem gelecekteki sorunu engeller.
I appreciate your answering my enquiry so promptly.
- Soruma çok çabuk cevap verdiğin için minnet duyuyorum.
- {f} asked
I asked him what his name was.
- Ona adının ne olduğunu sordum.
She asked him where he lived.
- O, ona nerede yaşadığını sordu.
- {f} inquiring
The police were inquiring into the suspect's past.
- Polis şüphelinin geçmişini soruşturuyordu.
Tom looked at Mary inquiringly.
- Tom Mary'ye sorgulayarak baktı.
- {f} asking
As soon as I entered the class, the students started asking questions.
- Öğrenciler sorular sormaya başladığında sınıfa henüz girmiştim.
I had scarcely entered the class before the students started asking questions.
- Sınıfa girer girmez öğrenciler sorular sormaya başladı.
- inquire of
- ask
She asked him where he lived.
- O, ona nerede yaşadığını sordu.
He asked her where she lived.
- O, ona nerede yaşadığını sordu.
- soru sor
- ask a question
- bana sor
- ask me
- bir de bana sor
- tell me about it
- bir kez sor
- (Bilgisayar) ask once
- kimlik sor
- (Bilgisayar) get identity
- word alanı ekle: sor
- (Bilgisayar) insert word field: ask
