Ne kadar uğraşırsan uğraş, bırak başkasını, kendini bile bir şeye zorla inandıramazsın.
- Try as you might, but you cannot force a belief onto someone else, much less your own self.
Tom Mary'nin başkası ile görüştüğünü bilmiyordu.
- Tom didn't know Mary was seeing someone else.
Bazen bir başkasının duygularına zarar vermemek için yalan söyleriz.
- Sometimes we lie to keep from hurting someone else's feelings.
Benim anadilim bir başkası için yabancı dildir.
- My native language is a foreign language for someone else.
Benim başkası olduğumu düşündükleri açık.
- It's clear they thought I was somebody else.
Tom onu başkasına sattı.
- Tom sold it to somebody else.
My mother's cooking is something else!.
Fred has had so much trouble recently that we ought to be grateful we're not in his shoes.
... effectively heals itself with the support of someone else ...
... that someone else hadn't ordered, and I'd find some ...