solely; simply; exclusively

listen to the pronunciation of solely; simply; exclusively
Английский Язык - Турецкий язык

Определение solely; simply; exclusively в Английский Язык Турецкий язык словарь

alone
yalnız

O yalnız yürümeyi sever. - She likes to walk alone.

Yalnız yaşamaya alışkın. - She is used to living alone.

alone
Iet alone kendi haline bırakmak
alone
yalnız tek başına
alone
{s} yalnız; kimsesiz. z. yalnız, yalnız başına, tek başına
alone
yalnız başına

Tom bu işi yalnız başına yapabilir. - Tom can do this work alone.

O yalnız başına kahvaltı yaptı. - He had breakfast all alone.

alone
{s} kimsesiz

Ben gidersem kimsesiz olacaksın. - If I go, you'll be all alone.

alone
karışmamak
alone
bir başına
alone
meşgul olmamak
alone
sadece

Sadece yalnız kalmak istediklerini söylediler. - They said they only wanted to be left alone.

Şu anda, Tom sadece yalnız bırakılmayı istiyor. - Right now, Tom just wants to be left alone.

alone
tek başına

Tek başına yaşıyordu. - She is used to living alone.

Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir. - Everyone has the right to own property alone as well as in association with others.

Английский Язык - Английский Язык
alone
solely; simply; exclusively
Избранное