The armed forces occupied the entire territory.
- Silâhlı kuvvetler tüm bölgeyi işgâl etti.
The armed hijackers terrified the passengers.
- Silahlı hava korsanları yolcuları dehşete düşürdü.
The armed hijackers terrified the passengers.
- Silahlı hava korsanları yolcuları dehşete düşürdü.
The armed forces succeeded in occupying the entire territory.
- Silahlı kuvvetler bütün bölgeyi ele geçirmede başarılıydı.
China is working to modernize its weapons program.
- Çin, silah programını modernleştirmek için çalışıyor.
He used his umbrella as a weapon.
- O, şemsiyesini bir silah olarak kullandı.
The gunman was Jack Ruby.
- Silahlı adam Jack Ruby idi.
He keeps this gun loaded.
- O, bu silahı yüklü bulundurur.
Armed forces besieged the city.
- Silahlı kuvvetler şehri kuşattı.
Which branch of the armed forces were you in?
- Silahlı kuvvetlerin hangi kolundaydın?
Tom stood trial for armed robbery.
- Tom silahlı soygun için yargılandı.
Tom was charged with armed robbery.
- Tom silahlı soygun ile suçlandı.
The export of arms was prohibited.
- Silah ihracatı yasaklandı.
The troops had plenty of arms.
- Askerlerin bol miktarda silahları vardı.
The troops had plenty of arms.
- Askerlerin bol miktarda silahları vardı.
The export of arms was prohibited.
- Silah ihracatı yasaklandı.
Let there be an end to wars and weaponry.
- Savaşlara ve silahlara bir son verelim.
Barack Obama is aiming for an international ban on nuclear weapons, but is not against them in all wars.
- Barack Obama, nükleer silahlarla ilgili uluslararası bir yasaklamayı hedefliyor, fakat tüm savaşlarda onlara karşı değil.
The fingerprints left on the weapon match the suspect's.
- Silahta kalan parmak izleri şüphelininki ile uyuşuyor.
People have started arming themselves.
- Millet silahlanmaya başladı.
Tom did time for armed robbery.
- Tom silahlı soygun için cezasını doldurdu.
The troops had plenty of arms.
- Askerlerin bol miktarda silahları vardı.
There are few legal constraints on the sale of firearms in the U.S.
- ABD'de ateşli silah satışı üzerine birkaç yasal sınırlama vardır.
Hand over your firearms.
- Silahlarınızı teslim edin.
Tom held the hostages at gunpoint while Mary gathered the cash.
- Tom, Mary parayı toplarken rehineleri silahla tuttu.