This machine can print sixty pages a minute.
- Bu makine dakikada 60 sayfa basabilir.
I know every word on this page.
- Bu sayfadaki her sözcüğü biliyorum.
He turned over a new leaf in life.
- Hayatında beyaz bir sayfa açtı.
Tom promised Mary that he'd turn over a new leaf.
- Tom Mary'ye hayatında yeni bir sayfa açacağına söz verdi.
Give me a blank sheet of paper.
- Bana boş bir sayfa kağıt verin.
Take a sheet of paper and write!
- Bir sayfa kağıt alın ve yazın!
This machine can print sixty pages a minute.
- Bu makine dakikada 60 sayfa basabilir.
Almost all implementations of virtual memory divide the virtual address space of an application program into pages; a page is a block of contiguous virtual memory addresses.
- Hemen hemen tüm sanal bellek uygulamaları bir uygulama programının sanal adres alanını sayfalara böler; bir sayfa bitişik sanal bellek adreslerinden oluşan bir bloktur.
The sheets were soaked with sweat.
- Sayfalar terle doldu.
Tom folded his sheets.
- Tom sayfaları katladı.
Almost all implementations of virtual memory divide the virtual address space of an application program into pages; a page is a block of contiguous virtual memory addresses.
- Hemen hemen tüm sanal bellek uygulamaları bir uygulama programının sanal adres alanını sayfalara böler; bir sayfa bitişik sanal bellek adreslerinden oluşan bir bloktur.
Look through the yellow pages.
- Sarı sayfalara bir göz at.
Tom's picture is on the front page of today's newspaper.
- Tom'un resmi bugünkü gazetenin ön sayfasındadır.
Wow, you're on the front page!
- Vay, sen ön sayfadasın!