saçılmak

listen to the pronunciation of saçılmak
Турецкий язык - Английский Язык
to be scattered; (ışık) to radiate
to spend money lavishly, spare no expense
sprinkle
scatter
be sprinkled
be scattered
spill
be spilled
to pour out one's troubles, thoughts, or feelings
to be scattered, be strewn. saçılıp dökülmek
fly
scattered
spread
saç
hair

The girl has golden hair. - Kızın altın saçı var.

Do you think that brown hair is very beautiful? - Kahverengi saçın çok güzel olduğunu düşünüyor musun?

saç
sheet iron
saçılma
{i} scattering
saç
panel
saç
dishevel

Tom's hair is disheveled. - Tom'un saçı darmadağınık.

saç
cast

It's almost as absurd as building a nuclear reactor inside a castle. - Bu neredeyse bir kale içine nükleer reaktör inşa etmek kadar saçma.

saç
sheet
saç
tin
saç
galvanize
saçılma
(Tıp) dissemination
saçılma
dispersion
saçılma
scatter
saçılma
disseminate
saç
{f} scattering
saç
kink
saçılma
spillage
kireç dökülmek veya saçılmak
be poured or sprinkled lime
saç
of hair
saç
scatter

Where did you scatter them? - Onları nereye saçtın?

The farmer scattered the wheat seeds in the field. - Çiftçi buğday tohumlarını tarlada saçtı.

saç
plate
saç
sheet metal
saç
tin plate
saç
tricho
saç
melanism
saçılma
disperse
Турецкий язык - Турецкий язык
Açılıp saçılmak
Saçmak işi yapılmak
Dağılmak, yayılmak
Saçma işi yapılmak
Saç
muy
Saç
(Osmanlı Dönemi) KARBUS
saç
Baş derisini kaplayan kıllar: "Muntazam taranmış, noksansız, sarı, genç saçlar..."- A. Haşim
saç
Kuyruklu yıldız çekirdeğini saran ışıklı gaz yuvarı
saç
Baş derisini kaplayan kıllar
saç
Düğünde güveyin babasının verdiği bahşiş
saçılma
Saçılmak işi
saçılmak
Избранное