O hakikaten sıkıcı mıydı?
- Was he really boring?
Ben de hakikaten öyle düşünmüyorum.
- I really don't think so.
Seni anlamak gerçekten çok zor.
- Understanding you is really very hard.
O gerçekten akıllı, değil mi?
- She's really smart, isn't she?
Gerçekten mi? Onun evlenecek son kişi olduğunu düşünüyordum.
- Really? I thought she'd be the last person to get married.
Gerçekten mi? Kitaplarını hep okuduğun, sevdiğin bir yazarın var mı?
- Really? You have a favorite writer you always read?
Gerçekten öyle mi oldu?
- Did it really happen like that?
Gerçekten öyle mi düşünüyorsun?
- Do you really think so?
Çıkmadan mutlaka karnını doyurmalısın.
- You really should eat before you leave.
Çatı mutlaka tamir edilmeli.
- The roof is really in need of repair.
Birinin kafasından neler geçtiğini kimse kesin olarak bilemez.
- No one ever really knows what's going through someone else's head.
Hiçbir şeyi kesin olarak öngöremeyiz.
- We cannot really predict anything.
Tom'un parayı almadığından kesinlikle emin olamam.
- I can't really be certain that Tom didn't take the money.
Bugün gerçekten sıcak, değil mi? Evet kesinlikle sıcak.
- It's really hot today, isn't it? Yeah, it sure is.
Fransızcam cidden o kadar kötü mü?
- Is my French really that bad?
Benim için Japonca konuşmak cidden kolay.
- It's really easy for me to speak Japanese.
Buradaki sistem gayet iyi çalışıyor.
- The system here works really well.
O aslında gerçekten eğlenceliydi.
- That was actually really fun.
Tom uzun süre konuştu fakat aslında çok şey söylemedi.
- Tom talked for a long time, but didn't really say much.
Bu cep telefonu hakikaten pahalı.
- This cellphone is really expensive.
Ben de hakikaten öyle düşünmüyorum.
- I really don't think so.
Sahiden mi? Adam, şaka yapıyorsun değil mi?
- Really?! Man, you're kidding right?
Bu geyiğin sütü sahiden iyi midir?
- Is the milk from this deer really good?
Sahi mi? Benim hobim çizgi roman okumaktır.
- Really? My hobby is reading comics.
O gerçekten akıllı, değil mi?
- She's really smart, isn't she?
Seni anlamak gerçekten çok zor.
- Understanding you is really very hard.
Sen hiç hakiki Macar tas kebabı yedin mi? Hayır ama gerçekten yemek istiyorum.
- Have you ever had genuine Hungarian goulash? No, but I'd really like to.
Hakiki kadınların kıvrımları vardır.
- Real women have curves.
Tom'un çok saf olduğunu fark etmedim.
- I didn't realize that Tom was so gullible.
Tom gerçekten saf, değil mi?
- Tom is really naive, isn't he?
Reel sayılar kümesi sayılamazdır.
- The set of real numbers is uncountable.
x bir reel sayı olmak üzere, x² + kx - 3k > 0 eşitsizliğinde k sabitinin alabileceği değer aralığını bulunuz.
- Determine the range of values of the constant k to which the quadratic inequality x² + kx - 3k > 0 holds for any real value of x.
İnsanların bir şey yapmalarında genelde iki neden vardır: İyi bir neden ve asıl neden.
- People usually have two reasons for doing something: a good reason and the real reason.
Sınavlar eğitimin asıl amacına müdahale eder.
- Examinations interfere with the real purpose of education.
Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.
- Tatoeba is really multilingual. All the languages are interconnected.
Sen gerçekten çok kibarsın.
- You're really too kind.
x bir reel sayı olmak üzere, x² + kx - 3k > 0 eşitsizliğinde k sabitinin alabileceği değer aralığını bulunuz.
- Determine the range of values of the constant k to which the quadratic inequality x² + kx - 3k > 0 holds for any real value of x.
O, yeni pantolon askısı hakkında gerçekten hassas.
- She's really touchy about her new braces.
Mary gerçekten hasta değil. O numara yapıyor.
- Mary isn't really sick. She's just faking it.
Galiba gerçekten ciddisin.
- I think you really mean it.
Tom Mary'nin ciddi olduğunu fark etmedi.
- Tom didn't realize Mary was serious.
Herkes gerçekten samimiydi.
- Everybody was really friendly.
Tom Mary'nin gerçekten çok samimi olduğunu düşündü.
- Tom thought Mary was really friendly.
Seni anlamak gerçekten çok zor.
- Understanding you is really very hard.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
Benim için Japonca konuşmak cidden kolay.
- It's really easy for me to speak Japanese.
En son yapmak zorunda kaldığın cidden zor şey neydi?
- What was the last really difficult thing you had to do?
Sahiden mi? Adam, şaka yapıyorsun değil mi?
- Really?! Man, you're kidding right?
O sahiden akıllı, değil mi?
- She's really smart, isn't she?
3 yaşındaki çocuğum harbiden sinirlerimi hoplatıyor.
- My 3-year-old is really getting on my nerves.
He really is a true friend. / Really? What makes you so sure?.
Well, really! How rude.
B: Really?.
B: Really. She's a nightmare.
B: Really.
But ma, I really, really want to go to the show!.
I'm really happy I ran into you.
- I'm really glad I ran into you.
Can you really not swim?
- You mean you really can't swim?
What is the real GNP of this polity?.
real father or real mother.
They're having a really good time.
- They are having a really good time.
Really, you are so mean.
- Really, you are so mean!
No one has ever seen a real unicorn.
I'm a realistic person.
- I am a realistic person.
I am a realistic person.
- I'm a realistic person.
... And I'm really, really excited about that. ...
... has really great effects and also has ...