My boss is not satisfied with my TPS reports.
- Patronum benim TPS raporlarımdan memnun değil.
Later, those from many other countries flocked to the United States because they were attracted by reports of great economic opportunities and religious and political freedom.
- Daha sonra, diğer birçok ülkeden olanlar büyük ekonomik imkanlarla ilgili raporlar ve dini ve politik özgürlük tarafından cezbedildikleri için Amerika Birleşik Devletlerine akın ettiler.
What was their reaction to the report?
- Onların rapora reaksiyonu neydi?
We need this report by tomorrow.
- Yarına kadar bu rapora ihtiyacımız var.
His paper is far from satisfactory.
- Onun raporu tatmin edici olmaktan uzaktır.
His paper is superior to mine.
- Onun raporu benimkine göre üstündür.
The new accounting procedures require us to fill out different forms for reporting expenses.
- Yeni muhasebe prosedürleri giderleri rapor etmek için farklı formları doldurmamızı gerektirir.
I'm reporting for duty.
- Ben görev için rapor veriyorum.
They barred journalists from reporting on the elections.
- Onlar gazetecileri seçimlerle ilgili rapor vermekten engelledi.