I felt quite relieved after I had said all I wanted to say.
- Söylemek istediğim her şeyi söyledikten sonra oldukça rahatlamış hissettim.
John's parents seemed relieved to hear that his plane was on time.
- John'un ebeveynleri uçağın zamanında geldiğini duydukları için rahatlamış gibi görünüyorlardı.
He feels relaxed when he's playing the guitar.
- Gitar çalarken rahatlamış hisseder.
Tom seems to be relaxed.
- Tom rahatlamış görünüyor.