present participle of give

listen to the pronunciation of present participle of give
Английский Язык - Турецкий язык

Определение present participle of give в Английский Язык Турецкий язык словарь

giving
bağış

Eski kitaplarımı bağışlıyorum. - I'm giving my old books away.

Bu yıl birbirimize Noel armağanları vermek yerine hediyeler için harcayacağımız miktarı hayır kurumuna bağışladık. - Instead of giving each other Christmas presents this year, we donated the amount we would have spent on presents to a charity.

giving
{f} ver

Son zamanlarda, ona maaş çekini zamanında vermiyorlar. - Recently, they have not been giving her her paycheck on time.

Güzel bir bayanı öperken güvenle araba sürebilen bir sürücü sadece öpücüğe hakettiği ilgiyi vermiyordur. - Any man who can drive safely while kissing a pretty lady is simply not giving the kiss the attention it deserves.

giving
{i} verme

Tom ölünceye kadar konserler vermeye devam etti. - Tom continued giving concerts until he died.

Televizyon bilgi vermek için çok önemli bir araçtır. - Television is a very important medium for giving information.

giving
ver(mek)
giving
{i} bağışlama
giving
vererek

Nesne, yanıp sönen ışıklar vererek, güneye doğru uçtu. - The object flew away to the south, giving out flashes of light.

Tom çaldığı tüm parayı geri vererek özür dilemeye çalıştı. - Tom tried to make amends by giving back all the money he had stolen.

giving
(isim) bağışlama
Английский Язык - Английский Язык
giving
present participle of give
Избранное