Tom'la tanışmak istememin nedeni kesinlikle bu.
- That's precisely why I need to meet Tom.
Her şeyden önce, mantık kesin tanımlar gerektirir.
- Above all, logic requires precise definitions.
O, tam olarak benim istediğimdir.
- It's exactly what I wanted.
Uçak tam olarak dokuzda vardı.
- The plane arrived exactly at nine.
Bu tam olarak doğru değil.
- That's not exactly right.
O tam olarak doğru değil.
- That's not exactly true.
O çoktan elli yaşından daha fazla olduğunu, tam olarak elli beş olduğunu söyledi.
- He said he was already more than fifty years old, fifty five, to be precise.
Ölçümler hassas olmalı.
- The measurements need to be precise.
Tom'la tanışmak istememin nedeni kesinlikle bu.
- That's precisely why I need to meet Tom.
O kesinlikle aradığımız adam.
- He is precisely the man we're looking for.
Daha titiz olmalıydım.
- I should've been more precise.
Aslında, bunu bilmem gerekir. Bir dakika bekle, hatırlamama izin ver, Kesinlikle! Radyum elementinin atom numarası 88'dir
- Actually, I should know it. Wait a minute, let me remember. Exactly! The atomic number of radium is 88.
Tom tam olarak on iki dakika geç kalmıştı.
- Tom was exactly twelve minutes late.
Tom tam zamanında geldi.
- Tom arrived precisely on time.
Tam altıda buraya gel.
- Come here at precisely six o'clock.
Daha doğrusu, hayatın anlamı sorunudur.
- More precisely, it is the question of the meaning of life.
Kusursuz ölçümler gerekli.
- Precise measurements are necessary.
Tom'la tanışmak istememin nedeni kesinlikle bu.
- That's precisely why I need to meet Tom.
O kesinlikle aradığımız adam.
- He is precisely the man we're looking for.
Give me an exact answer.
- Give me a precise answer.
That's exactly what I meant.
- That's precisely what I meant.
... the work is a very precise meticulous ...
... to create ultra-precise capacitors ...