Onun tarafından hoş bir şekilde şaşırdım.
- I'm pleasantly surprised by that.
Tom hoş bir şekilde şaşırmış görünüyordu.
- Tom seemed pleasantly surprised.
Güzel bir gündü ama parkta çok az kişi vardı.
- It was a pleasant day, but there were few people in the park.
Bugün güzel bir gündü.
- Today was a pleasant day.
Eski arkadaşımla buluşmak çok hoştu.
- Meeting my old friend was very pleasant.
Sesi dinlemek için hoş.
- Her voice is pleasant to listen to.
Kırsalda gezmeyi zevkli buldum.
- I found it pleasant walking in the country.
Platoda yürüyüş yapmak zevklidir.
- It's pleasant to take a walk on the plateau.
Ne keyifli bir yolculuk yaptık!
- What a pleasant journey we had!
Sevgi dolu yaşlı bir çifti izlemek keyifli.
- It is pleasant to watch a loving old couple.
... although impressive in southeast amongst interior remains pleasantly simple ...