Определение plan%2cyerle%c5%9ftirme в Английский Язык Турецкий язык словарь
- plan
- planlamak
Devrim konseyi strateji planlamak için toplandı.
- The revolutionary council met to plan strategy.
Planlamak için başarısız olma başarısız olmak için planlamadır.
- Failing to plan is planning to fail.
- plan
- tasarlamak
- plan
- plan
- plan
- {i} niyet
- plan
- {f} plan yapmak
Başarılı olmak için iyi bir plan yapmak zorundasın.
- To be successful, you have to establish a good plan.
Plan yapmak için başarısız oluyorsan, başarısız olmak için planlıyorsun.
- If you fail to plan, you plan to fail.
- plan
- tasavvur
- plan
- düşünce
Yeni plan hakkında seninle aynı düşüncede değilim.
- I can't agree with you with regard to the new plan.
- plan
- tasan
- plan
- projesini yapmak
- plan
- tasar
Sigara içerken planı tasarladım.
- I conceived of the plan while I was smoking.
Tüm Amerikan işçilerinin yaklaşık yarısının iş yeri emeklilik tasarruf planına girişleri yok.
- About half of all American workers do not have access to workplace retirement savings plan.
- plan
- (Dilbilim) tasarım
- plan out
- planlamak
Yağışlı mevsimde o kadar sık yağmur yağar ki gezintileri planlamak zordur.
- It rains so often in the wet season that it's hard to plan outings.
- plot plan
- (İnşaat) parselasyon planı
- plot plan
- (İnşaat) ifraz planı
- plan
- kasarı
- plan
- düzenlemek
- plan
- josparını çizmek
- plan
- {f} planla
Sen planlarını benimkine uydurmalısın.
- You must accommodate your plans to mine.
O, planlama bölümünde çalışıyor.
- He works in the planning section.
- plan
- kroki
- plan
- taslak
- plan
- joba
- plan in advance
- önceden plan
- plan of action
- eylem planı
Girişken bir eylem planına ihtiyacımız var.
- We need an aggressive plan of action.
- plan of attack
- saldırı planı
- plan view
- plan görünümü
- plan
- working plan ilk tasarı
- plan
- (Askeri) PLAN: Genellikle bir şehir veya çok küçük bir bölgenin çok büyük ölçekli haritası
- plan
- tertiplemek düzenlemek
- plan
- yol
Tom Boston'a bir yolculuk için planlar yaptı.
- Tom has made plans for a trip to Boston.
Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.
- We opposed his plan to build a new road.
- plan
- plan plannerplan yapan kimse
- plan
- {i} proje
Tom'un o proje üzerinde çok fazla zaman harcamayı planladığından şüpheliyim.
- I doubt that Tom planned to spend so much time on that project.
Projeyi sorunsuz olarak daha ileriye götürmek için, biz planı birkaç kez revize ettik.
- In order to progress the project smoothly, we have revised the plan several times.
- plan
- {i} tasarı
Başka bir tasarın var mı?
- Have you got another plan?
- plan
- tertip
Tom için bir parti tertip ettim.
- I planned a party for Tom.
- plan
- {f} planını çizmek
- plan
- {i} plan, düşünce, niyet, maksat
- plan
- (İnşaat) plan, program
- plan
- ge- çici
- plan
- niyet maksat
- plan a budget
- bütçe planlamak
- plan ahead
- önceden planlamak
- plan ahead
- önceden plan yapmak
- plan carefully
- ölçüp biçmek
- plan carefully
- ölçüp tartmak
- plan for landing
- (Askeri) ÇIKARMA PLANI: Amfibi harekatlarda, münferit olarak hazırlanmış ve birlikte ele alındıkları zaman, gemiden kıyıya intikalin (ship to shore movement) icrası ile ilgili bütün talimatı ayrıntılı olarak gösteren deniz ve çıkarma kuvveti dokümanlarını ifade eden birleşik bir terim. Ayrıca bakınız: "landing diagram", "ship-to-shape movement"
- plan identification number
- (Askeri) plan tanımlama numarası
- plan of action
- (Askeri) İŞ PLANI; HAREKAT TARZI PLANI: Verilen bir askeri vazifede kullanılacak olan teferruatlı manevra ve hareket planları. Bu plan; düşman ve dost kaynaklı, tertibat ve arazi gibi esasların tetkikine dayanır
- plan of action
- (Askeri) faaliyet planı
- plan of attack
- (Askeri) TAARRUZ PLANI: Bir taarruzda varılacak hedefleri, asıl taarruzun istikametini, birliklerin cephe boyunca bölümünü, ateş destek unsurlarının kullanılmasını ve emniyet ve keşif tedbirlerini de ihtiva etmek üzere hazırlanan teferruatlı plan. Bir taarruz planı, bir topçu ateş planı (plan of fire) ile bir manevra planı (plan of maneuver) nı ihtiva eder
- plan of campaign
- (Askeri) SEFER PLANI: Düşman kuvvetleri, harekat alanları, mevcut dost kuvvetler, siyasi ve askeri hedefler vesaire hakkında elde edilebilen bilgilere dayanılarak hazırlanan etraflı ve genel mahiyette stratejik plan. Bu terimi, bir seferberliğin hazırlanmasına ait esasları hazardan itibaren düzenlemek maksadıyla yapılan ve ancak harp tehlikesinin katileşmesi halinde tatbik mevkiine konulan seferberlik planı (mobilization plan) ile karıştırmamak gerekir. Buna (campaign plan) da denir
- plan of defense
- (Askeri) SAVUNMA PLANI: Bir mevzii veya bölgenin düşman taarruzu karşısında savunmasını temin etmek için gerekli teferruatı da içine alacak şekilde planlanmış tertibat ve manevralar. Komutan tarafından yapılan bu planlar, kıtaların muhtelif mıntıkalara taksimi, emniyetin tesisi, ateşlerin koordine edilmesi, karşı taarruzların teferruatı vesaire gibi hususları içine alır
- plan of fire
- (Askeri) topçu ateş planı
- plan of fire
- (Askeri) TOPÇU ATEŞ PLANI: Topçu ateş planı; harekat emrine ek ateş destek planının bir lahikası olup, kuvvet ateş destek planını tamamlamak için diğer ateş planları ile birleştirilir. Topçu ateş planı, genellikle beş kısımdır. Bunlar; grafik kısmı, hedef listesi, ateş zaman cetveli, kenar bilgisi ve icabında, ateş grubu cetvelidir
- plan of fire support
- (Askeri) ATEŞ DESTEK PLANI: Belirli bir vazifede kıtaları desteklemek üzere tatbik edilecek topçu ateşi, baraj ateşleri, hava bombardımanları vesairenin sınırlarını gösterir ateş planı
- plan of maneuver
- (Askeri) MANEVRA PLANI: Bir taarruzda tatbik edilecek manevra ve hareketlere ait teferruatlı plan. Manevra planı; hedeflere nerede, ne zaman ve nasıl taarruz edileceğini; kıtaların düzeni, ast ve destek kuvvetlerine ait vazifeler vesaire gibi teferruatı ihtiva eder. Bu plan ile topçu ateş planı, taarruz planının esasını teşkil eder. Bak. "plan of attack" ve "plan of fire"
- plan of the day; port of debarkation; probability of detection
- (Askeri) günlük plan; boşaltma limanı; algılama olasılığı
- plan on
- (Fiili Deyim ) -e güvenmek , bel bağlamak
- plan phase
- plan aşaması
- plan position indicator
- (Askeri) PLAN MEVKİ GÖSTERGESİ: Kendilerini harekete geçiren cisimlere bağlı olarak radar dönüşlerini göndermeçle aynı şekilde gösteren bir katot şua lambası (ekranı)
- plan protection
- (Askeri) ENDÜSTRİ TESİSLERİNİN KORUNMASI: Endüstri tesisleri ile endüstri kaynak ve malzemesinin nöbetçi, parmaklık, aydınlatma, yasak bölgeler tesisi ve buna benzer diğer maddi tedbirlerle güvenliklerinin sağlanması
- plan range
- (Askeri) plan uzaklığı
- plan range
- (Askeri) PLAN UZAKLIĞI: Hava foto keşfinde, uçağın altındaki noktadan karadaki bir nesneye (cisme) olan yatay mesafe
- plan view
- üstten görünüş
- plan view
- yatay kesit görünüşü
- plan view
- plan görünüş
- according to plan
- planlandığı gibi
- according to plan
- planlanana uygun bir şekilde
- action plan
- aksiyon planı
- allied war plan
- (Askeri) müttefik harp planı
- american plan
- amerika planı
- block plan
- (İnşaat) kütle planı
- block plan
- (İnşaat) blok planı
- bonus plan
- (Ticaret) ikramiye planı
- campaign plan
- (Askeri) harekat planı
- capacity plan
- (Ticaret) kapasite planı
- city plan
- şehir planı
- construction plan
- (İnşaat) inşaat planı
- cost plan
- maliyet planı
- deck plan
- (Askeri) güverte planı
- destruction plan
- (Askeri) tahrip planı
- detailed plan
- ayrıntılı plan
- develop a plan
- plan oluşturmak
- development plan
- (İnşaat) geliştirme projesi
- development plan
- gelişim planı
- development plan
- planlı kalkınma
- development plan law
- (Kanun) imar yasası
- disaster plan
- afet planı
- disaster recovery plan
- (Bilgisayar) çökümden toparlanma planı
- education plan
- (Askeri) eğitim planı
- employee ownership plan
- (Ticaret) işçi mülkiyeti planı
- employee share ownership plan
- (Ticaret) personelin ortak olma planı
- entire plan
- bütün plan
- environment plan
- (Çevre) çevre düzeni planı
- grid plan
- ızgara planı
- grid plan
- damatahtası plan
- ground floor plan
- (İnşaat) zemin kat planı
- health plan
- (Askeri) sağlık planı
- house plan
- (İnşaat) ev planı
- incident action plan
- olay hareket planı
- investment plan
- (Ticaret) yatırım planı
- layout plan
- (İnşaat) yerleşme planı
- layout plan
- (Askeri) konma planı
- layout plan
- (İnşaat) vaziyet planı
- layout plan
- (Askeri) yerleştirme planı
- life plan
- (Pisikoloji, Ruhbilim) yaşam planı
- progress plan
- (Politika, Siyaset) kalkınma planı
- recovery plan
- iyileştirme planı
- redemption plan
- (Ticaret) ödeme planı
- relief plan
- (Sanat) yardım planı
- retention plan for stock
- (Ticaret) stok daraltma planı
- retention plan for stock
- (Ticaret) stok gerileme planı
- sales plan
- (Ticaret) satış planı
- sampling plan
- (Gıda,Teknik) örnekleme planı
- settlement plan
- yerleşim planı
- site plan
- (Askeri) saha planlama
- site plan
- (Havacılık) mevki planı
- strong mayor plan
- (Politika, Siyaset) güçlü belediye planı
- study plan
- çalışma planı
- uniform accounting plan
- (Ticaret) tekdüzen hesap planı
- urgent action plan
- (Politika, Siyaset) acil eylem planı
- weekly plan
- haftalık plan
- whole plan
- bütün plan
- working plan
- çalışma planı
- zoning plan
- (İnşaat) bölgeleme tasarı
- European plan
- konakçıda oda ve kahvaltı parasını beraber ödeme jüyesi
- assembly plan
- montaj planı
- battle plan
- savaş planı
- commission plan
- görev planı
- construction plan
- proje
- construction plan
- joba
- development plan
- imar josparı
- development plan
- imar planı
- five-year development plan
- beş yıllık kalkınma josparı
- flight plan
- uçuş josparı
- floor plan
- kat josparı
- game plan
- oyun planı
Tom bir oyun planıyla geldi.
- Tom came in with a game plan.
Tom oyun planını anlıyor.
- Tom understands the game plan.
- general plan
- genel plan
- ground plan
- zemin planı
- ground plan
- temel josparı
- ground plan
- çap
- ground plan
- zemin katı josparı
- installment plan
- taksit usülü
- instalment plan
- taksit usulü
- layout plan
- konumtasar
- layout plan
- vaziyet josparı
- layout plan
- oturum planı
- location plan
- konum planı
- master plan
- ana plan
Bizim bir ana planımız vardı.
- We had a master plan.
- pension plan
- emeklilik josparı
- secret plan
- gizli plan
- system level plan
- sistem düzeyi planı
- work plan
- iş programı
- bay plan
- (Gemicilik) Konteyner gemileri ambar planı
- defined benefit plan
- Çalışanlara emekliliklerinde belirli bir faydayı garanti eden tanımlı fayda planı
- ground plan zemin
- katı planı
- implementation plan
- uygulama planı
- Air Force War and Mobilization Plan; War and Mobilization Plan
- (Askeri) Hava Kuvvetleri Harp ve Sefreberlik Planı; Harp ve Seferberlik Planı
- concept plan; operation plan in concept format
- (Askeri) konsept planı; konsept biçiminde harekat planı
- test and evaluation plan; theater engagement plan
- (Askeri) test ve değerlendirme planı; muharebe sahası çatışma planı